Borca batıklığın tesbitinde “kaydi değer”in değil “rayiç değer”in esas alınması gerekeceği-
“İflasın ertelenmesi talebi üzerimde bulunan şirketin iyiniyetli sayılamayacak”, “borca batıklığın hatalı tesbit edildiği durumların” ne zaman söz konusu olacağı-
İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için erteleme talebinde bulunan şirketin “borca batık durumda olması”, “mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunması” gerekeceği, şirketçe sunulan iyileştirme projesinin somut, uygulanabilir, ciddi, inandırıcı ve şirketi borca batıklıktan kurtarabilecek nitelikte olması gerekeceği-
Davacı şirketlerin iyileştirme projelerinde yer alan işlerin yapılabilmesi için dış kaynağa ihtiyaç olduğunun belirlenmesi ancak bu dış kaynağın davacı tarafından temin edilememiş olması durumunda, davacıların iyileştirme projelerini ciddi ve uygulanabilir olduğundan söz edilemeyeceği, ayrıca şirket merkezlerinin, iflasın açılması davasından kısa bir süre önce nakline rağmen aynı adreste davacıların faaliyetlerini sürdürmelerini şirket merkezinin nakli yönünden iyiniyetli bir davranış olarak kabul edilemeyeceği-
İflasın ertelenmesi talebinde bulunulan tarihte “borca batık durumda” bulunan şirketin, borca batıklık durumunun “kararın verildiği tarihte” de mevcut olması gerekeceği-
Davacı şirketin “borca batık olmadığı”nın mahkemece tesbit edilmiş olması halinde “iflasın ertelenmesi talebinin reddine” karar verilmesi gerekeceği-
İflas erteleme talebinde bulunduktan sonra başka mahkemelerden alınan delil tesbiti mahiyetindeki bilirkişi raporlarına göre davacı şirketin borca batık olduğunun belirlenmesi halinde mahkemece bu bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulamayacağı-
Kayyım raporunda “işletmenin kapalı olduğu, üretimin yapılmadığı ve işyerinde işçi bulunmadığı”nın belirtilmiş olması ve ayrıca stokların tüketildiği ve ticari defterlerin dahi tutulmadığının sabit olması halinde mahkemece “iflasın ertelenmesine“ değil, “iflas kararı” verilmesi gerekeceği-