Başlığın davacı tarafından oluşturulan ve onun hususiyetini taşıyan derleme eserin adı olarak, kitaptaki diğer yazıların başlıkları içerisinden seçilmiş ve bu isimle kamuya arzı sonrasında davacıya ait eser, anılan isimle tanınmış olduğu ve bu doğrultuda davacının, yazarın varislerinden devraldığı hak kapsamında meydana getirmiş olduğu derleme eserin hususiyeti kapsamına, ayırt edici niteliği haiz olan “...” şeklindeki eser adı da dâhil olup davacı eserindeki bu isim, FSEK’in 83/2. maddesi anlamında umumen kullanılan veya ayırt edici bir vasfı bulunmayan bir ad olarak da nitelendirilemeyeceği ve bu sebeple davacı, eserinin ismi ve bu suretle eserinin bir parçası hâline gelen “....” adı üzerinde davalıya nazaran üstün nitelikte hak sahibi olduğundan anılan eser adına ilişkin tüm korumalardan yararlanacağı-
Davacının, Y. K. Beyatlı’nın varislerinden devraldığı hak kapsamında meydana getirmiş olduğu derleme eserin hususiyeti kapsamına, ayırt edici niteliği haiz olan “Eğil Dağlar” şeklindeki eser adı da dâhil olup davacı eserindeki bu isim, umumen kullanılan veya ayırt edici bir vasfı bulunmayan bir ad olarak da nitelendirilemeyeceğinden davacının, eserinin ismi ve bu suretle eserinin bir parçası hâline gelen “Eğil Dağlar” adı üzerinde davalıya nazaran üstün nitelikte hak sahibi olduğundan anılan eser adına ilişkin tüm korumalardan yararlanacağı- Davacının, derleme eserinin adı olarak belirleyip kamuya sunmuş olduğu “Eğil Dağlar” şeklindeki eser adının, yazar Y. K. Beyatlı’ya ait yazılardaki diğer başlıkların yahut ayırt edici niteliği bulunan diğer bir ibarenin eser adı olarak konulması imkânının mevcudiyetine rağmen davalı tarafından seçilerek sonradan ortaya çıkardığı derleme eserde iltibasa neden olacak şekilde ad olarak kullanımı, haksız rekabet tehlikesine vücut vereceğinden bu hususunda değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taraf markalarının aynı mal ve hizmetleri kapsadıkları ve davacının “fit” ibaresini esas unsur olarak içeren seri markaları bulunduğu da gözetildiğinde, başvuru markasının davacının seri markaları arasına sızabileceği, bu durumda ortalama tüketicinin iki farklı marka karşısında olduğunu idrak edebilse bile marka kapsamında sunulan hizmetlerin aynı veyahut aralarında idari veya ekonomik bağlantı bulunan işletmelere ait olduğu intibaına kapılabileceği, bu nedenle taraf markaları arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu-
Mali hakları davacıya devredilen dava konusu grafik tasarımın davalı tarafından marka başvurusuna konu edilmek suretiyle izinsiz çoğaltıldığı, fiziki ve internet ortamlarında tanıtımlara konu edilmek suretiyle ve internet ortamında yayınlanarak umuma iletildiği, böylece davacının grafik eserden doğan mali haklarının ihlal edildiği, logonun aynı zamanda bir iş ürünü olduğu ve ekonomik anlamı bulunduğu, bu eylemlerin aynı zamanda haksız rekabet hükümlerine de aykırılık oluşturduğu, TTK'nın haksız rekabete ilişkin hükümleri gereğince de koruma sağladığı, ihlal konusu olan logonun -FSEK 84. madde anlamında- "işaret" olarak koruma konusu olabildiği, davacının ekonomik değer taşıyan iş ürününden, davalının haksız yararlanmasının da bulunduğu-
Davalı ile davacı arasında sözleşmesel ilişkiye dayanan araç takip cihazlarının satışı ve montajı işinin bulunduğu olayda, davacıya bildirimde bulunmadan, davalının müşterilere internet sitesinde "bilgilendirme" başlıklı bir duyuruda bulunması üzerine, "haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi" isteminde bulunulmuş olup; anılan bu duyuruda yer alan açıklamaların, davacının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla "kötüleme" niteliğinde olup olmadığı hususu tespit edilerek haksız rekabetin oluşup oluşmadığına karar verilmesi gerektiği- 
Hak sahibinin, sahip olduğu hakka yönelik saldırıları durdurma ve önleme yetkisine rağmen, ya pasif kalarak bu yetkisini uzun süre kullanmaması ya da bu yetkisini kullanmayacağına ilişkin aktif bir davranış gösterdikten ve karşı tarafta da hakkın kullanılmasına karşı çıkılmayacağına ilişkin güven ve haklı beklenti oluşturulduktan sonra, kendisine duyulan güveni ihlal edecek ve karşı tarafı zor durumda bırakacak şekilde sahip olduğu haktan kaynaklanan yetkisini ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı ve çelişkili davranış teşkil edeceği- Daha önceden başkaları adına marka olarak tescilli bir işaretin, bir başkası tarafından ticaret unvanı olarak tescil ettirilmesi ve unvanın farklı bir faaliyet alanında tanıtıcı işaret olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilemeyeceği-
Marka hakkına tecavüz- Haksız rekabet- Tazminat- Katma Değer Vergisinin hükmolunan tazminata eklenip eklenmeyeceği-
METRANS ibaresini kullanım şekli ve yine site içeriğinde perakendecilik hizmeti sunması ve www.metrans-end.com.tr sitesinde de yine perakendecilik hizmeti sırasında kullandığı MAXTRANS ibaresi nedeniyle davacının markalarından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, her iki site içeriğinde perakendecilik hizmeti faaliyetlerinin bu markalar adı altında yapılmasının men ve ref'ine karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından, dava konusu vincin boom silindiri üzerinde iki ayrı şirkete yaptırılan inceleme neticesinde çatlak tespit edilememiş ise de; mahkemece yargılama safhasında alınan bilirkişi raporunda iki ayrı ultrason cihazıyla yapılan ölçümler sonucunda, hidrolik silindirin dava konusu olan piston rodunun bulunduğu yerde bir çatlaklık veya kırılma olduğu, sinyal ölçülerine bakıldığında en az 10 mm üzerinde bir çatlaklık bulunduğu, mevcut verilerle çatlağın derinlik ve genişliği net olarak ölçümü yapılamadığı için vincin liman işletmeleri içerisinde çalıştırılmasında güvenlik açısından bir sorun teşkil edip etmeyeceği, hangi sürede vincin çalışmasında arızalara sebebiyet verebileceği öngörülemediğinin tespit edildiği, bu hâliyle, bilirkişi raporundaki tespitler ile davalı şirket tarafından yapılan ve haksız rekabete konu yazıda yer alan tespitler uyumlu olup, TTK’nin 55. maddesinde belirtilen haksız rekabet fiilinin gerçekleşmediği, yani bilirkişilerce dava konusu vincin boom silindiri üzerinde çatlak olduğunun tespit edilmesi karşısında davalılar tarafından davacının iş yaptığı şirkete güvenlik uyarısında bulunulmasının davacının kişiliğini, emtiasını, iş mahsulünü, faaliyetini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz beyanlarla kötüleme olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla; davalıların beyanının yanlış olmadığı tespit edilmekle birlikte, bu beyanın yanıltıcı veya lüzumsuz olmadığının da anlaşıldığı, zira, davalıların üretici ve servis hizmeti veren konumları, davacının merhunun değerinin muhafazası için gerekli ihtimamı göstermekle yükümlü olması, davalıların da bu muhafaza ve uygun çalıştırma yükümlülüğüne uyulmasını temin için liman güvenliğini tehdit eder durum belirlediklerinde, ileride doğabilecek sorumluluklarını da nazara alarak, durumu önceden şirkete bildirme, uyarma ve dava konusu vincin ticari itibarını da koruma durumunda oldukları hususları da gözetildiğinde davaya konu yazının haksız rekabet oluşturmadığı, o hâlde; davalıların eyleminin haksız rekabet teşkil etmeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında yapılan müşteri temsilciliği sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı hükmünün ihlal edildiği iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkin davada; imzalanan sözleşmede, sözleşmenin geçerli olduğu süre ile, sözleşmenin sona erdirilmesinden itibaren iki yıl içerisinde, sözleşme çerçevesinde yürütülen işe benzer ya da rekabet halinde, ilgili franchise alanının işi ile bir başka şekilde bağlı işi, sözleşmenin geçerli olduğu ilçe sınırları dahilinde yapmayacağını taahhüt ettiğinin düzenlendiği; taraflar arasındaki sözleşmede rekabet yasağının geçerli olacağı ilçe sınırlarının belirtilmediği gibi, maddede belirlenen iki yılın da Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırılık teşkil ettiği; tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmalarının mümkün olmadığı, buna göre cezai şart talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-