TBK. mad. 583/1 uyarınca kefilin sorumlu olacağı azami miktar belirtilmedikçe, kefalet sözleşmesinin geçerli olmayacağı- 
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK.nun 484. maddesi uyarınca kefalet geçerli olduğundan, mahkemece, kullandırılan kredinin, bu sözleşme kapsamında kullandırılıp kullandırılmadığının banka kayıtları üzerinde incelenmesi gerektiği-
Davacı, "kefalet imzası bulunmayan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak için takip yapıldığını" ileri sürerek menfi tespit davası açmış olup, davalı banka ile dava dışı borçlu Şti. arasında düzenlenmiş iki adet genel kredi sözleşmesinin sadece birinde davacının imzası bulunduğundan, mahkemece takip ve dava konusu kredi alacağının "hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı" hususunda banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak rapor alınması gerektiği-
(01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen) ipotek senedinde yer alan kefalet kaydının geçerli olduğu- İtirazın iptali davasında, takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğu miktar ve kefalet limiti gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Türk Borçlar Kanunu'nun 583. maddesi hükmünün icra kefaletleri için de geçerlik şartı olduğu- Haciz tutanağında sanığın sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini kendi el yazısı ile belirtmemiş olması karşısında geçerli olmayan icra kefaleti nedeniyle borçlu sıfatını kazanamayacağı ve hakkında İİK’nın 331/1. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı-
Şikayete konu icra kefaletinin verildiği haciz tutanağının incelenmesinde sorumlu olunan azami miktar ile kefalet tarihinin ve icra kefili sıfatıyla yükümlülük altına girildiğinin belirtilmediği, icra kefaleti taahhüdünü içeren bölümün, kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı ve kefilin eşinin yazılı rızasını içermediği görülmekte olup, bu haliyle, kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 583. ve 584. maddelerinde belirtilen şartlarda düzenlenmediği anlaşıldığından, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kefilin takip dayanağı yapılan kredi sözleşmesinde davalının kefaletinin türünün belirtilmediği, müteselsil kefil olup olmadığının yazmadığı ve kefaletin türünün belirli olmaması nedeniyle davalının kefaletinin adi kefalet olduğu, TBK. mad. 585 uyarınca, öncelikle asıl borçlu hakkında takip yapılması gerektiği kabul edilmişse de, TTK. mad. 7’de yer alan teselsül karinesi uyarınca, davalının kefaletinin, müteselsil kefalet olacağı-
Haciz sırasında verilen kefaletin geçersizliği iddiasıyla açılmış menfi tespit ve istirdata ilişkin davada, haciz tutanağında davacının haciz sırasında kefil olduğu tarihte yürürlükte olan BK. mad. 484 uyarınca, kefilin, kefalet miktarı ve kendi temerrütünün sonuçlarından sorumlu olduğu, kefilin miktarı belirtilmeyen fer’ilerden dolayı sorumluluğu olmadığı-
Taraflar arasındaki 25.04.2012 başlangıç tarihli ve yeni TBK.'nin yürürlüğe girmesinden önce düzenlenmiş beş yıl süreli kira sözleşmesine müteselsil olarak kefil olan davalının sözleşme süresi içinde kalan kira bedelinden kefalet süresi ve limitiyle sorumlu olduğu-