İpotek senedinde yer alan kefalet kaydının geçerli olduğu- Borca, işlemiş faiz ve faiz oranına da itiraz edilmiş olduğundan, mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılması gerektiği- Ticari nitelikteki genel kredi sözleşmelerinde faiz oranının serbestçe kararlaştırılabileceği (TTK. mad. 8)-
Davacı banka ile borçlu şirketin borçlarının yapılandırılarak taksite bağlanması ve protokolde belirlenen ödemelerin bir kısmının gecikmeli olarak yerine getirilmesi üzerine, protokolün başlangıcına dönülüp tüm borçların muaccel hale geldiği- Genel kredi sözleşmesinde imzası bulunmayan, davalının borcun taksitlendirilmesine ilişkin sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalaması ve protokolde imzası bulunmayan sözleşmeye atıf yapılması karşısında, kredi sözleşmesi içeriğinin de kefil tarafından kabul edilmiş olacağı ve bu durumda protokol tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 s. BK.’nun kefalete ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği, sözleşme tarihinde yürürlükte olmayan 6098 s. TBK’ na dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davacının eşi davalı ... adına kayıtlı taşınmaz üzerine davalı bankanın dava dışı şirketten olan alacaklarının teminatını teşkil etmek üzere davalı banka lehine ...'ün vekili... vasıtasıyla ipotek tesis edildiği, ipotek alacağının bir kısmının ...'e temlik edildiği, taşınmaz malikinin temel borç ilişkisinin tarafı olan borçlunun borcunu güvence altına almak için kendi taşınmazı üzerinde ipotek yolu ile güvence sağladığı, başkasının borcu için taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettiren kişinin temel borç ilişkisinin borçlusu (kefili) haline gelmeyeceği, davacının eşi ...'ün ayrıca borca kefil olduğuna dair ipotek akit tablosunda bir hüküm bulunmadığı, ipotek işleminin dayanağı vekaletnamede ipotek tesisi için kanunun aradığı özel yetkinin mevcut olduğu ve vekaletnameye istinaden tesis edilen ipotek işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı, ipotek tesis edilen taşınmazın dükkan olup, verilen teminatın kişisel bir teminat olmayıp ayni bir teminat olduğundan eşin rızasının alınmasına gerek olmadığı, tesis edilen ipoteğin geçerli olduğu-
Sözleşmenin başında yazılı olan limitin, kefilin sorumlu olacağı miktar olarak kabul edileceği- Limit miktarının farklı kalemle yazılmış olması ve para birimindeki farklılığın miktarın sonradan yazılmış olduğu anlamına gelmeyeceği-
TBK. mad. 583/1 uyarınca kefilin sorumlu olacağı azami miktar belirtilmedikçe, kefalet sözleşmesinin geçerli olmayacağı- 
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK.nun 484. maddesi uyarınca kefalet geçerli olduğundan, mahkemece, kullandırılan kredinin, bu sözleşme kapsamında kullandırılıp kullandırılmadığının banka kayıtları üzerinde incelenmesi gerektiği-
Davacı, "kefalet imzası bulunmayan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak için takip yapıldığını" ileri sürerek menfi tespit davası açmış olup, davalı banka ile dava dışı borçlu Şti. arasında düzenlenmiş iki adet genel kredi sözleşmesinin sadece birinde davacının imzası bulunduğundan, mahkemece takip ve dava konusu kredi alacağının "hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı" hususunda banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak rapor alınması gerektiği-
(01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen) ipotek senedinde yer alan kefalet kaydının geçerli olduğu- İtirazın iptali davasında, takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğu miktar ve kefalet limiti gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Türk Borçlar Kanunu'nun 583. maddesi hükmünün icra kefaletleri için de geçerlik şartı olduğu- Haciz tutanağında sanığın sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini kendi el yazısı ile belirtmemiş olması karşısında geçerli olmayan icra kefaleti nedeniyle borçlu sıfatını kazanamayacağı ve hakkında İİK’nın 331/1. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı-
Şikayete konu icra kefaletinin verildiği haciz tutanağının incelenmesinde sorumlu olunan azami miktar ile kefalet tarihinin ve icra kefili sıfatıyla yükümlülük altına girildiğinin belirtilmediği, icra kefaleti taahhüdünü içeren bölümün, kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı ve kefilin eşinin yazılı rızasını içermediği görülmekte olup, bu haliyle, kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 583. ve 584. maddelerinde belirtilen şartlarda düzenlenmediği anlaşıldığından, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-