Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe kefil tarafından yapılan itirazın kaldırılması ve kiracının kiralanandan tahliyesi istemlerine-
Genel kredi sözleşmesinin tarihine, miktarına ve limitine ilişkin kısımların yazılmasında farklı türden kalem kullanılmasının, kefalet sözleşmesini geçersiz hale getirmeyeceği-
818 s. BK. mad. 484 uyarınca, kefaletin geçerli olabilmesi için kefalet süresinin ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarın sözleşmede gösterilmesi gerektiği, kefalet süresinin ve kefilin sorumlu olacağı azami tutarın gösterilmemesi halinde kefilin sorumluluğunun ancak kira sözleşmesinde kararlaştırılan kira süresi ile sınırlı olduğunun kabulü gerektiği- 818 s. Borçlar Kanunu yürürlükte iken yapılan 5 yıllık kira sözleşmesinde kurulan kefalet ilişkisi geçerli olup kefillerin sözleşme süresi sonuna kadar olan kira bedellerinden sorumlu olduğu- Sözleşmede kiracıya ilk kira yılı sonunda tanınan fesih hakkının kullanılmadığı sürece kira sözleşmesinin süresini değiştirmeyeceği-
BK. mad. 484 gereğince, kefaletin geçerliliğinin kefilin sorumlu olacağı miktar ve kefalet süresinin belirlenmesi koşuluna bağlı olduğu- Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükmünün geçersiz olduğu-
Kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumumda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu- Borçlu kefilin evli olması halinde eşin rızasının da bulunması gerektiği- Davaya konu kira sözleşmesinde, 6098 s. TBK. mad. 583'e uygun bir kefalet sözleşmesinin mevcut olmadığı anlaşılldığından, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı, davalı borçlu kefil yönünden itirazın kaldırılması davasının reddi gerektiği-
Kira sözleşmesi tarihi itibariyle davalı borçlu kefilin evli olduğundan kira sözleşmesindeki kefaletin geçerli olması için eşin rızasının da bulunması gerektiği-
6098 sayılı TBK’nun 583. maddesi hükmünün kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumumda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngördüğü, davaya konu kira sözleşmesinde 6098 sayılı Kanunun 583. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun bir kefalet sözleşmesinin mevcut olmadığı anlaşıldığından, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek itirazın kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 583. ve 584. maddelerinde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi ve bu suretle, anılan kefalet işleminin İİK'nun 38. maddesi anlamında ilam mahiyetindeki belgelerden olup olmadığının tespit edilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu icra dosyalarında davalılar tarafından davalı kefil ve dava dışı kiracı şirket aleyhine başlatılan icra takipleri kira sözleşmesine dayalı olarak başlatılmış olduğuna göre kira sözleşmesine dayalı icra takibinde HMK'nun 390. maddesindeki haklılığı yaklaşık ispat hususu yerine getirildiğinden davacı vekilinin belirtilen icra takipleri nedeni ile ihtiyati tedbir talebinin, İİK'nun 72/3 maddesi de nazara alınarak davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu gözetilmek suretiyle borçlu kefil tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde bu istemin de reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
İtirazın kaldırılması ve tahliye istemi-