Takip asıl borçlu yönünden kesinleştikten sonra icra kefiline icra emri gönderilmiş ise de, "icra kefilinin el yazısı ile icra kefaleti verilmediği" anlaşıldığından, bu eksiklik nedeniyle "kefaletin geçersiz olduğun"un kabulü gerekeceği- İcra kefaletinin geçersizliği ve iptaline karar verilmesi icra mahkemesinin görev alanı dışında olup, "icra kefiline çıkarılan icra emrinin ve buna bağlı olarak icra kefiline ait mallara konulan haczin iptali"ne karar vermekle yetinilmesi gerekirken icra kefaletinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ticari nitelikteki sözleşmelerde iki veya daha fazla kişinin, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haciz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olacağı-
Kefalet sözleşmelerinin geçerliliği için öngörülen şekil şartlarının icra kefaletleri hakkında da uygulanacağı- Sadece usulüne uygun olarak verilen icra kefaletleri ilam hükmünde belge sayılacağından, kefaletin TBK’nun 583 ve 584. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmış olmasının zorunlu olduğu-
TBK.nun 583. maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan, mahkemece menfi tespit talebi ile ilgili davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İcra kefalet tutanağında, haciz tutanağının başlık kısmında "alacak miktarı" gösterilmiş ve tutanağın son kısmında borçlu şirketin o tarihteki ortağı el yazısı ile "dosya borcunun tamamına kefil oluyorum. 22.07.2014" yazarak imzalamakla yasada aranan şekil şartı (TBK. mad. 583) yerine getirilmiş olduğundan, icra mahkemesince, bu konudaki şikayetin reddine karar vermek gerekeceği-
Şekle aykırı düzenlenen kefalet sözleşmesine istinaden kefalet sorumluluğunun doğmayacağı- Kira sözleşmesinde, kefilin sorumlu olduğu miktar, kefalet tarihi ve müteselsilen kefil olduğuna ilişkin açıklamalar kefilin el yazısı ile belirtilmediğinden, yasal şekle uygun verilen bir kefillik söz konusu olmadığı ve davalının borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı-
Resmi senette, ipoteğin davacı tarafından müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla verildiğinin düzenlendiği, kefalet miktarının, kefalet tarihi ve müteselsil kefil olunduğunun davacılardan tarafından el yazısıyla yazılı olmadığı, davacılardan birinin diğer davacının eşi olduğu dava konusu ipoteğin, şirket ortağının şirket lehine imzalayacağı kefalet sözleşmesinde eşin rızasının gerekli olmadığına ilişkin TBK'nun 584/3. maddesindeki değişiklikten önce tesis edilmiş olması nedeniyle, kefalet sözleşmesi niteliği de taşıyan ipotek akdinde davacı eşin kefalete ilişkin rızası bulunması gerekirken bulunmadığı anlaşıldığından, kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşımadığı gözetilerek kefalet sözleşmesi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
İpotoğe konu taşınmazın aile konutu olduğu ve ipoteğin eşin muvafakati bulunmadığından, geçersiz olduğu gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması yönündeki kesinleşmiş aile mahkemesi kararı ipotek akdiyle ilgili olup geçerli şekilde konulmuş olan kefalet sözleşmesini etkileyici nitelikte olduğu- Mahkemece ortada geçerli bir kefalet bulunduğu gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-