Matbu kefalet sözleşmesinde, "müteselsil" ibaresinin, boşluğa kefilin kendi el yazısı ile yazılmış olması halinde, gerçek kişinin asıl borçlunun borcuna müteselsil kefalette bulunduğu kabul edilebilir mi?
TBK m. 603 hükmünün bir ayni güvence türü olan ipoteklere uygulanamayacağı- İpotek tesis edilen taşınmazın aile konutu olup olmadığının araştırılarak aile konutu olmaması halinde taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilmesi için eş rızası alınmasının zorunlu olmadığının gözetilmesi gerektiği-
İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemeyeceği, ancak İİK'nun 38.maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olduğu- İcra kefaletinin Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu- Borçlar Kanununun kefalete ilişkin hükümlerine uygun düzenlenmesinin, icra kefaletleri için de geçerlik şartı olduğu-
Başka adlar altında yapılan sözleşmelere de kefalet hükümlerinin uygulanacağı- Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümlerin garantöre de uygulanacağı (TBK. 603)-
İİK'nin 96-97 maddelerinin uygulanmasına yönelik icra mahkemesi kararlarına karşı istinaf yolunun açık olduğu-
Kefili koruyucu hükümlerden kurtulmak amacıyla, başka adlar altında yapılan sözleşmelere de kefalet hükümlerinin uygulanacağı, garantörlük sözleşmesine de kefalet sözleşmesi hükümleri uygulanacağından, TBK mad. 583'te belirtilen yazılı şekilde yapılma ve azami miktarın belirtilmesi şartlarına uyulmadan yapılan garantör sözleşmesinin geçersiz olacağı-
Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, istem varsa, davacı-alacaklı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız olmasının yanında, takibin kötü niyetli olduğunun da borçlu tarafından ispatı gerektiği-Alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edileceği- "Takip dayanağı kredi sözleşmede yer alması gereken imzanın kefilin eşine ait olmaması" nedeniyle "geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığı" gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulü halinde, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği-
Kefil hakkında açılan icra takibine konu icra emri iptal edilmiş olsa da, kefilin menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının olduğunu-
21.06.2013 tarihli sözleşmede; davalının müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, sözleşmenin kefalet beyanı kısmında kefalet tarihinin bulunmadığı hususlarında ihtilaf bulunmadığı, akdin sıhhatinin şekle tabi kılındığı hallerde kanunun öngördüğü şekilde yapılmayan akitler geçersiz bulunduğundan bu hususun mahkemece kendiliğinden incelenmesinin gerekli olduğu, davalının kefaletinin geçerli olmadığı, dolayısıyla bu sözleşmeden kaynaklanan borç sebebiyle davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği-
Davaya konu genel kredi sözleşmesinde davalının müteselsil kefil olarak yer aldığı, ancak sözleşmenin yapıldığı 27.01.2012 tarihinde 6098 s. TBK’nun yürürlükte olması nedeniyle, söz konusu yasanın 583/1 maddesi uyarınca; kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini, kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi gerektiği- Her ne kadar sözleşmede kefil olunan miktar el yazısı ile yazılmış ise de, kefalet tarihi yazılmadığından TBK'nun 583/1. maddesinde öngörülen şekil koşullarının gerçekleşmemesi nedeniyle kefalet sözleşmesi geçersiz olduğu-