Ortalama insan ömrü için on iki yıl çok uzun bir süre olduğundan her ne kadar fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değilse de eşlerin bu kadar uzun süre birlikte yaşamaktan kaçınarak, evlilik birliğinin kendilerine yüklediği görevleri (TMK m.185/3) karşılıklı olarak yerine getirmemeleri sebebiyle, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabul etmek gerekir mi?
Ortak çocuğun özel anaokulu giderlerinin tahsili için başlatılan icra takibinin iptaline ilişkin davada, anlaşmalı boşanma hükmünde iştirak nafakası dışında ortak çocuğun "anaokulu, okul, eğitim" masraflarının da davacı baba tarafından ödeneceği kararlaştırılmış olup, bu haliyle hükümden, ortak çocuğun gönderileceği anaokulunun "özel anaokulu" olarak da anlaşılamayacağı-
Baba tarafından, davalı annenin "ortak çocuğun özel anaokulu masraflarının tahsili" içim baba aleyhine başlatılan icra takibi üzerine açılan menfi tespit davasında, anlaşmalı boşanma hükmünde ortak çocuğun gönderileceği anaokulunun "özel anaokulu" olarak da anlaşılabileceğine dair bir karar mevcut olmadığından, menfi tespit davasının kabulü gerektiği-
Davalı mahkemenin gerekçeli kararı kendisine tebliğ edilmeden temyizden feragat etmiş olup, doğmamış haktan feragat hukuken geçerli sonuç doğurmayacağı- Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönebileceğinden anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" olarak görülmesi gerektiği-
"...Davacı ile boşanma ve boşanmanın ekonomik sonuçları konusunda anlaştık, .. protokol gereğince davacı ile boşanmamıza karar verilmesini talep ederim... " şeklindeki beyanın, boşanmanın fer'i niteliğindeki mali konulara yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi dolayısı ile malvarlığına ilişkin bir açıklama içermediğinden, mal rejiminin tasfiyesi, boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından; boşanmayla birlikte karara bağlanması zorunluluğunun bulunmadığı, protokol yanlış yorumlanarak mal rejiminden kaynaklanan davanın reddinin hatalı olduğu- Anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimine yönelik anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerektiği- Mal rejiminden kaynaklanan taleplerin boşanmanın ferilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebileceği- 
Anlaşmalı boşanma yönünden oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin irade beyanından dönmesini engelleyici bir hüküm bulunmadığı ve bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK. mad. 166/1-2) olarak görülmesi gerektiği- TMK. mad. 166/3'e dayalı olarak açılan davanın ön inceleme duruşmasına sadece davacı kadının gelmesi ve davaya çekişmeli boşanma davası olarak devam edilmesini talep etmesi halinde, mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilmesi ve ön inceleme yapılarak tahkikata geçilmesi gerektiği-
Mahkemenin feragat dilekçesi üzerine kendi kararını kendisinin kaldırmasının isabetsiz olduğu-
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, tarafların TMK. mad. 166 uyarınca boşanmalarına karar verildiği halde, kararın gerekçesinde; davacının TMK. mad. 164 uyarınca terk ihtarında bulunduğu, davalının usulüne uygun ihtara rağmen ortak konuta dönmediği bu nedenle davacının terk nedeni ile boşanma isteminin kabulüne karar verilmesinin çelişkiye sebebiyet vereceği-
Sadakatsiz olan davacının kendisine evden kovan davalıdan "daha fazla" kusurlu kabul edilmesi gerektiği-  Az kusurlu olan davalının, davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığından TMK. mad. 166/2 uayrınca boşanmaya hükmedilmesi gerektiği-  Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği (HMK mad. 141/1)- Davalı kadın cevap dilekçesinde maddi ve manevi tazminatlar ile yoksulluk nafakası yönünden bir beyanda bulunmamış, ön inceleme duruşmasından sonra maddi ile manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş, davacı tarafın ise bu taleplere yönelik açık muvafakati olmadığından, bu taleplerin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu-Usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerektiği-
Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanı değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağından davalının uzun süredir çalışmadığı, eşine ve çocuğuna bakmadığı, evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini beyan eden ve olaylara yakın tanıklar .... ve ....'in tanıklığına değer verilerek, boşanmaya karar verilmesi gerektiği-