Taraflar arsındaki boşanma davasında eşlerden davacı erkeğin sorumluluklarını yerine getirmediğinden mahkemece kadının boşanma davasının kabulüyle boşanma kararı verilmişse de, karşı davacı kadının da buna karşılık sorumluluklarını yerine getirmediği, davalı eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen imkansız olduğu, eşine hakaret ettiği anlaşıldığından erkeğin de davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakimin, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin edeceği- Mahkemece yaşı nedeniyle idrak çağında bulunan ortak çocuk 09.03.2003 doğumlu küçüğün velayeti konusunda görüşlerine başvurulmadan karar verildiğinden, ortak çocuğun bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek. velayet hakkındaki tercihinin hakim tarafından kendisinden sorulması ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan ortak çocukların anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflarca karşılıklı olarak evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılmış boşanma davasında; anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından tarafların karşılıklı boşanma davasının çekişmeli boşanma olarak görülmesi gerektiği-
Tarafların düzenledikleri protokolün dikkate alınarak, bizzat duruşmaya çağrılıp beyanlarının alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda davacı- davalı erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilerek erkeğin boşanma davasının reddine, kadının davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı- davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından; erkeğin davasının da kabulü gerektiği-
Eldeki boşanma davasında tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekeceği- İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya gelmemeleri ve fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığının kanıtlanamaması durumunda da davalı kadına bir kusur yüklenemeyeceği- Davalı kadın süresinde cevap dilekçesi vererek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğundan, uygun miktarda tazminata hükmedilmesi gerektiği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın yararına, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği-
Davalı-karşı davacı erkeğin beş yıldır eve gelmeyerek evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunduğundan, davacı-karşı davalı kadının boşanma davası açmakta haklı olduğunun kabulü gerektiği-
Davalı-karşı davacı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına karşılık, davacı-karşı davalı kadının da yakınları vasıtasıyla davalı-karşı davacıyı darp ettirdiği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davalı-karşı davacının dava açmakta haklı olduğu-