Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi gerekeceği-
Davalı-davacı kadının, eşine ve eşinin ailesine küfür ve hakaret ettiği bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Davacının gayret ve desteklerine rağmen davalı kocanın alkol alışkanlığını bırakmadığı ve sorumsuz davranışlarına devam ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan ve tazminat gerektiren olaylarda tam kusurlu olduğu- Davalı eşin kendi isteği ile alkol tedavisi için hastaneye yatarak tedavi görmesi ancak olumlu bir sonuç alamaması olayı, davacının 7.4.2006 tarihinde davalının kusuru nedeniyle evi terk etmesinden sonra gerçekleştiğinden, bu aşamada davacının kocasının rahatsızlığı ile ilgilenmemekten kaynaklanan bir kusuru olduğunun kabulünün mümkün olmadığı-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, eşine şiddet uygulayan, güven sarsıcı davranışlarda bulunan davacı kocanın daha ağır kusurlu bulunduğu- Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşıldığı ama boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinden mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerektiği ve bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, TMK. mad. 174/1 ve 2. , 186.- 
Almanya'da fiziki şiddet, boşanma sebebi olarak kabul edilip manevi tazminat takdir edildiğine göre, davalı yararına aynı olay nedeniyle Türk Medeni Kanununun 174/2.maddesi gereğince manevi tazminat takdir edilemeyeceği-
Daha önce açılan boşanma davasının reddine karar verildiği, taraflara tebliğ edildiği ancak temyiz edilmediğinden kararın kesinleştiği, böylece TMK.mad. 166/son'daki üç yıllık sürenin dolduğunun dikkate alınması gerektiği-
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılmasında bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davasının reddinin gerektiği-
Davalı-davacının eşine fiziki şiddet uyguladığı, son olarak ütüyü fırlattığı bunun sonucu eşinin yüzünde ve kolunda yanıklar oluştuğu; davacı-davalının da kocasına ağır sözlerle hakaret ettiği; gerçekleşen bu olaylara göre, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı-
Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi gerekeceği-