Eşine sürekli fiziksel şiddet uygulayan, hakaret eden, birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı-davalı kocanın ağır kusuru yanında, eşine sürekli hakaret eden, onun için "İlyaz bundan sonra benim babamdır" diyen davalı-davacı kadın da az da olsa kusurlu olup, davacı-davalı yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2 maddesi koşulları oluştuğu-
Davacı kadının güven sarsıcı davranışlarına ve hakaretlerine karşılık davalı kocanın da eşinin ve evinin ihtiyaçlarını karşılamamak suretiyle birlik görevlerini yerine getirmediği, boşanmaya neden olan olaylarda kusurun ağırlığının kadında olduğu, TMK'nun 166/2.maddesi koşullarının oluştuğu anlaşıldığından taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğu ve bu durumda davacının boşanma davası açmakta haklı olduğundan, eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün olmadığı-
Davalı-davacı kadının iki aylık hamileyken babaevine geldiği ve orada yaşamaya başladığı, davacı-davalı kocanın eşinin hamileliğiyle ilgilenmediği, bu tutumunun devamı olarak dava açıldıktan sonra doğan çocuğunu da görme çabası göstermediği, böylece birlik görevini yerine getirmediğinin anlaşıldığı durumda, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanma koşullarının gerçekleştiği; kusurun tamamının davacı-davalı kocada olduğu-
Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanmış olması gerekeceği-
Davacının eşini dövdüğü, birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı kadının da hakaret ettiği boşanmaya neden olan olaylarda kusurun ağırlığının davacı kocada olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1-2) karar verilmesi gerekeceği-
Davacı-davalı kocanın eşini evden kovduğu, annesinin evliliğe müdahalesine tepkisiz kaldığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Davalı-davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediği; buna karşılık davacı-davalı kocanın ise eşine fiziksel şiddet uyguladığı,güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu ve birlik görevlerini yerine getirmediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte davacı-davalı koca daha fazla kusurlu olduğu, kadının boşanma davasının da kabul edilmesi gerektiği-
Boşanma kararı verilebilmesi için, evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği, dosyadaki davalının pasaport kayıtları ve para transferine ilişkin banka dekontu karşısında, davalının evlilik birliğine ilişkin görevleri yerine getirmediğini kabul etmek olanağı bulunmayacağı-
Davalının bağımsız konut temininden kaçındığı, bunu talep eden eşini götürüp baba evine bıraktığı, bu suretle birlikte yaşamaktan kaçtığı, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilmesi gerekeceği-
TMK. mad. 166/3 gereği anlaşma koşullarının uygun bulunması halinde anlaşma gereğince karar verilmesi, uygun bulunmaması durumunda ise hakimin sebeplerini belirterek uygun göreceği düzenlemeyi yapması, bu düzenlemenin taraflarca da kabulü halinde anlaşmalı boşanmaya karar verilmesi gerektiği-