Anlaşmalı boşanma koşullarının oluştuğu ve karar vermeye bir engelin bulunmadığı oturumda herhangi bir sebeple karar verilememiş ve duruşma başka bir güne bırakılmışsa tarafların (asılların) bizzat sonraki oturumlarda da hazır bulunma zorunluluğunun bulunmadığı-
Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığının anlaşıldığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesinin gerekeceği-
Bozmaya uyulmuş olmakla; bozma lehine olan taraf için usuli kazanılmış hakkın doğduğu, bu kazanılmış hakkın yeni bir hükümle ortadan kaldırılamayacağı, o halde uyulan bozma kararının sonucu olarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata ( TMK. md. 174/1-2) hükmetmek gerekirken; tarafların eşit kusurlu olduklarından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava konusu ziynetlerle ilgili davacıya, karşı tarafa yemin teklif etme hakkının olduğu hatırlatılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Toplanan delillerden; davacı-karşılık davalı (koca)'nın, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun ve ortak konutu terk ederek eşiyle birlikte yaşamaktan kaçındığının, davalı-karşılık davacı (kadın)'ın da kocasını tehdit ettiğinin anlaşıldığı, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Boşanmada maddi ve manevi tazminat hesaplanırken tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatin dikkate alınması gerekeceği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk ve çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakalarının az olduğu-
Toplanan delillerden; davalı-davacı kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığının, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun, ailesinin evliliğe müdahalesine kayıtsız kaldığının; buna karşılık davacı-davalı kadının da eşine "sen istersen annenle yat, yengenle yat" demek suretiyle ağır sözlerle hakaret ettiğinin, kocasının yüzünü tırmaladığının, bu durumda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda, her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte; davalı-davacı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun anlaşıldığı, her iki taraf da boşanma davası açtığı ve oluşan olaylar karşısında evlilik birliğinin sürdürülmesinde taraflar yönünden bir yarar kalmadığından; davacı-davalı kocanın boşanma davası bakımından Türk Medeni Kanunu’nun 166/2. madde koşullarının oluştuğu-
Toplanan delillerle tarafların birbirlerine hakaret ettikleri, birinin kusurunun diğerinden üstün tutulmasının mümkün bulunmadığı-
Taraflar tek bir konuda anlaşamamış olsalar dahi, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3.maddesi uyarınca delil toplanmadan karar verilemeyeceği, bu gibi hallerde tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 1, 2. ve 4. fıkralarına göre değerlendirme yapılmasının gerekeceği-
Boşanma davasında, velayete tabi ortak çocuk için velayet düzenlemesinin boşanma kararı verilmesi durumunda gerekli ve zorunlu olduğu-