Davacı, HUMK. md. 433'te belirtilen 10 günlük süre geçtikten sonra hükmü katılma yolu ile temyiz ettiğinden davacının katılma yoluyla temyiz isteminin reddedildiği- Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiği (TMK. mad. 166)- Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı TMK. 166'da yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan mahkemece davanın reddi yönünde hüküm kurması gerektiği- 
Davalı-davacı kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve onu ortak konuttan kovduğu bu sebeple taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu anlaşıldığından, artık eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün olmadığı- Davanın açılması sırasında yatırılan başvurma harcının dava dilekçesindeki bütün talepleri kapsadığı; boşanma isteğinin yanında ziynet alacağı talebinde de bulunulduğundan, ziynetlere yönelik bir dava bulunmadığından söz edilemeyeceği- Ziynet alacağının, boşanmanın fer'i niteliğinde olmayan, ancak boşanma davası ile görülebilir nitelikte bağımsız bir alacak davası olduğu, bu konuda da mahkemece bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı-davalı kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı, buna karşılık davalı-davacı kadının ise güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını sağlayacak olaylarda, her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu, eşit kusur halinde de, TMK. mad. 166/1 uyarınca boşanma kararı verileceği- Eşit kusurlu eş yararına TMK. mad. 174 gereğince maddi-manevi tazminata karar verilemeyeceği- 
Akıl hastası olarak kısıtlanmış kişinin fiil ehliyeti olmayıp, fiil ehliyeti bulunmayana kusur da yüklenemeyeceği- Kısıtlılık, davanın açılmasından sonra sona erdiğinden, sonraki dönem için de bu dava bakımından kusurdan söz edilemeyeceği- Reddedilen ilk davayı açtığı sırada tam ehliyetli olan koca, ilk davayı açarak boşanma sebebi yarattığından; ilk davadaki durumu nedeniyle kocanın kusurlu sayılmasının gerektiği- TMK. mad. 174 kusur koşulunu karşılarsa da; bu kusurluluk kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilemeyeceğinden manevi tazminata ilişkin TMK. mad. 174'teki koşulu karşılamayacağından davalı-davacı kadının manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
TMK. mad. 166'ya göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesinin gerektiği- Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa, bu halin tespitinin dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olmadığı- Mahkemece sonuca gidilirken sadece davacının tutum ve davranışlarının dikkate alınmasının isabetsiz olduğu-
Davalı kadının kocasına hakaret ettiği, buna karşılık davacı kocanın da eşinin ailesi ile görüşmesini engellediği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik nedeniyle boşanmaya (TMK. mad. 166/1) karar verilmesi gerektiği-
Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, tarafların irade beyanlarından dönmesini engelleyici bir yasal hüküm olmadığı, böyle bir durumda davaya çekişmeli olarak devam edilmesi gerektiği-
Kocanın eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve önceki evliliğinden olma kızının evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, buna karşılık kadının ise güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, intihara teşebbüs ettiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda her iki tarafında kusurlu olduğu, kadının davası yönünden de Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi koşullarının gerçekleştiği-
Davacının barışmadan sonra da sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarını sürdürdüğüne ilişkin tanık beyanı davalı kadından duyuma dayalı olup, bu konuda başkaca bir delil olmadığından; kusur belirlemesine esas alınmaması gerekeceği-
Kadının davranışlarının yanında kocanın da eşine fiziksel şiddet uygulaması nedeniyle cezalandırılmasına karar verildiği, eşine hakaret ettiği, karısına ait yatak odasında çekilen özel görüntüleri kadının ilk evliliğinden olan çocuğuna gösterdiği, kocanın davranışlarının tepki niteliğini aştığı anlaşılmış olduğundan; taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup, kadının da dava açmakta haklı olduğu; tarafları birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacı kadının boşanma davasının da kabulünün gerektiği-