Davacı iş akdinin 01.10.2012 tarihinde feshedildiğini savunmuş ise de, 22.09.2012 – 01.10.2012 tarihleri arası çalıştığını ispat edememiş olup, devamsızlık tutanakları ile davalı tanık anlatımları arasında da çelişki olmayıp,davalı işverenin davacının iş akdini devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshettiği anlaşıldığından, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerektiği-
İş akdinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği konusunda davacıya isnat edilen eyleme ilişkin savunma dinlenmeden sonuca gidilemeyeceği-  İşverenin kısa çalışma ödeneği konusunda Kuruma başvurusunun olup olmadığı, söz konusu tarihler arasında işyerinde kısa çalışma uygulamasının olup olmadığı araştırılmadan fazla çalışma iddiası hakkında hüküm verilemeyeceği-
Davacının iş sözleşmesi, işverence keşide edilen 17.06.2011 tarihli fesih bildirimi ile Libya'da meydana gelen olaylar sebebiyle oluşan şartların çalışma imkanını ortadan kaldırdığı gerekçesiyle 4857 s. Kanun'un 25. maddesinin (III) numaralı bendi uyarınca feshedilmiş, Libya'da yaşanan olaylar ve akabinde başlayan iç savaş herkesçe bilinen vakıa niteliğinde olup, bu durumun işçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebep olduğu ve bu halde, işveren feshinin, 4857 s. Kanun'un 25/III. maddesi uyarınca haklı sebebe dayandığı- 4857 s. K. mad. 25/II uyarınca yapılan fesihte, işçiye kıdem tazminatı ödenmesi gerekmekte ise de, işverenin bildirim şartına uyması ya da ihbar tazminatı ödemesi yükümlülüklerinin bulunmadığı- Davalı işverence de, davacıya kıdem tazminatı ödendiği belirtilmiş, ihbar tazminatına ise hak kazanılmadığı savunulmuş, davacının banka hesabı dökümlerinin incelenmesinden, fesih tarihinden sonra yapılan tazminat ödemesinin, “kıdem ve ihbar ödemesi” açıklamasıyla yapıldığı görülmekte ise de, davacının ihbar tazminatına hak kazanmadığı sabit olup, ödeme açıklamasında yer alan “ihbar” ifadesinin sehven yazıldığı anlaşıldığından, davacının ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi; “kıdem ve ihbar ödemesi” açıklamasıyla yapılan tazminat ödemesinin tamamı davacının hak kazandığı kıdem tazminatından mahsup edilerek hüküm tesis edilmesi gerektiği- Davacının yurt dışı iş sözleşmesinde çalışma saatleri haftalık kırksekiz saat olarak belirlenmiş olup haftalık kırkbeş saatin üzerinde olan çalışmaların fazla çalışma oluşturacağı, ancak taraflar arasında kararlaştırılan ücret haftalık üç saatlik fazla çalışmayı da kapsadığından, bu hükme yıllık ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olarak değer verilmesi ve davacının fazla çalışma ücretinin hesaplanması gerektiği- Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen emsal dosyalarda, davalıya ait aynı işyerlerinde çalışan işçilerin haftada dokuz saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti alacakları hüküm altına alındığından, emsal dosyalardaki çalışma sürelerine göre, davacının fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı işverenlikte hafriyat şoförü olarak çalışan davacının 15.07.2014 tarihinde kullanmakta olduğu kamyon ile hafriyat dökümü yapmak için damperi kaldırdığı esnada aracın sol tarafa yatması suretiyle feshe konu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığının, şayet kusurlu ise kusur oranı ve oluşan zarar miktarı kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, trafikten anlayan iş güvenliği uzmanı bir bilirkişiden rapor alınması, davacının kusurlu olup olmadığı tespit edilmesi, ayrıca oluşan zarar ile varsa kusura isabet eden zarar miktarı belirlenerek tespit edilecek zarar miktarı davacının otuz günlük ücreti ile karşılaştırılarak sonuca gidilmesi ve bu suretle feshin geçerli ya da haklı nedene dayanıp dayanmadığının alınacak bilirkişi raporuna göre tespit edilmesi gerektiği-
Davalının işyerindeki görev tanımı ve yetkilerinin ortaya konulması, dava konusu yönünden dava dilekçesinde iddia edilen eylemlerin söz konusu olup olmadığı ve belirtilen hakedişin düzenlenmesinde davalının görev ve yetkisi ile hakedişte imzası bulunan diğer çalışanların görev ve yetkilerinin bir bütün halinde belirlenmesi, zarar doğurucu bir eylemin saptanması halinde davalının kusur oranı ile zarar miktarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, taşeron tarafından sözleşme ve şartnameye aykırı olarak imalat gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği ve bu konuda varsa meydana gelen zarar miktarı ile davalının kusur oranının belirlenmesi, bu hususlarda içerisinde inşaat ile jeoloji mühendisinin yer aldığı bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve kuşkuya yer bırakmayacak rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi sebebiyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında davacının hatalı eylemindeki kusuru ve bu sebeple işverenin uğradığı zarar ayrı ayrı belirlenerek, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar verip vermediği tespit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı işyerinde imalat bölümünde çalışan davacının iş sözleşmesinde yazılı "Laboratuar masası ayak bükümü" görevini yapmaması ve mesaisini çalışmadan geçirmesi sebepleriyle 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesi gereği sözleşme haklı feshedildiğinden kıdem-ihbar tazminatı taleplerinin haklı olmadığı-
Davacının tahsilat yetkisi olmadığı halde müşterilerden tahsilat yaptığı ve bu şekilde zimmetine para geçirdiği, bu ilişkinin işveren tarafından öğrenilmesi üzerine iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği kabul edilmişse de davacının borçlu olup distribütör ile aralarında maddi bir ilişki sonucu menfaat temin etiği ve görevini kötüye kullandığı ayrıca fesih ihtarında belirtildiği üzere hakaret ya da tehdit fiilini gerçekleştirdiğine dair şüpheden uzak bir delil bulunmadığından ve ispat yükü kendisinde olan davalı tarafından feshin haklı olarak gerçekleştirildiği iddiası ispatlanamadığından aksi yönde kanaat ile mahkemenin feshe bağlı alacaklardan olan kıdem ve ihbar tazminatının kabul edilmesi gerektiği-
Davalı işyerinde garson olarak çalışan davacının müşterinin lobide unuttuğu cep telefonunu bulunduğu yerden alıp resepsiyon yerine, iş arkadaşına teslim etmesi, davacının mal edinme amacının olduğunu ortaya koymayıp, davacı ile davalı arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı, işverende, iş ilişkisini sürdürmesi kendisinden beklenemeyecek derecede şüphe meydana geldiği anlaşıldığından, iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayandığı kabul edildiğinden geçerli sebebe dayalı olarak yapılan fesihte, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı-
Asgari süreli iş sözleşmelerinde cezai şart yönünden konulan hüküm geçerli olabileceğinden, mahkemece ''sözleşmenin belirsiz süreli sözleşme olduğu, bu durumda ceza-i şart isteminin yerinde olmadığı'' gerekçesinin isabetli olmadığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi asgari süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilerek, sözleşmede belirlenen cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı belirlendikten sonra, şartların oluştuğunun tesbiti halinde,  TBK. mad.182'ye göre indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-