Ortada yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmaması halinde davacının dava dilekçesinde «tahsil» talebinde de bulunduğu gözetilerek açılmış olan «itirazın iptali davası»nın «tahsil davası» olarak görülüp sonuçlandırılması gerekeceği–
Ağır kusur kavramının «kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği, bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayandığı», davalı sürücünün kırmızı ışıkta geçmekle kusurlu olmakla birlikte ağır kusurlu olarak kabul edilemediği–
İtirazın iptali davasında, dava açılırken tahsil talebinde de bulunulmuşsa, itirazın iptali davasının şartları oluşmadığından, davanın normal bir “tahsil davası” olarak görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
İtirazın iptali davası devam ederken takip konusu borcun ödenmesi sonucu ya da davanın açılmasından sonra takibe itirazdan vazgeçilmesi nedeniyle takibin kesinleşmesi sonucu davanın konusuz kalması (ve alacağın likit olması) koşuluyla mahkemenin yargılamayı sürdürerek davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu belirledikten sonra haksızlığı belirlenen taraf aleyhine % 40 (şimdi; %20) tazminata (ve yargılama giderlerine) hükmetmesi gerekeceği–
Kredi sözleşmesinin müteselsil kefili tarafından ayrıca kredi borcu için ipotek verilmiş olması halinde, alacaklı tarafından yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin, müteselsil kefil hakkında tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde haciz yoluyla ilamsız takip yapılmasını engellemeyeceği–
Taraflar arasında düzenlenmiş olan kredi sözleşmesinde «temerrüt faizinin, temerrüt tarihinde bankaca uygulanan en yüksek kredi faiz oranına % 30 veya % 50 ilave edilmek suretiyle bulunacağı»nın kararlaştırılmış olmasının BK. 19 (şimdi; TBK. mad. 26) ve 20. (şimdi; TBK. mad. 27) maddelerine aykırılık teşkil etmeyeceği ancak davacı bankanın serbest iradesine bırakılmış olan faiz oranını belirlerken objektif iyiniyet kurallarına göre hareket etmekle yükümlü olduğu–