Ödeme emrine «veli», «vasi» veya «mirasçı» tarafından itiraz edilmiş olması halinde inkar tazminatına hükmedilebilmesi için bunların kötüniyetli olduklarının isbatı gerektiği–
Dava konusu alacak miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden likit (muayyen) olmadığından icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-
BSMV’nin yükümlüsünün davacı banka olduğu, ancak bunun aksinin sözleşme ile kararlaştırılabileceği–
BK. 487/I uyarınca alacaklının asıl borçluya müracaat ve rehinleri paraya çevirmeden önce müteselsil kefil hakkında takipte bulunabileceği– (Not: TBK. mad. 586 gereğince, alacaklının doğrudan müteselsil kefile başvurması için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.)
Zamanaşımına uğramış çekler yönünden kambiyo hukukuna dayalı haklar yitirilir ise de bu durumda hamilin aralarında temel ilişki varsa bu çeklere yazılı delil başlangıcı olarak dayanarak ve iddiasını her türlü delille kanıtlayarak dava açabileceği, arada temel ilişki bulunmaması halinde ise uyuşmazlığın TTK. 644 (şimdi; Yeni TTK. mad. 732) hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği–
Başlangıçta itiraz etmeden maaşından kesinti yapılmasına izin veren davalının, sonradan ödeme yapmaktan kaçınması nedeniyle icra takibi ve dava konusu edilmesinin alacağın belirli (likid) olmadığı anlamına gelmeyeceği-
Vekalet hizmetine ilişkin anlaşmanın mutlaka vekille müvekkil arasında yapılması gerektiğine dair yasalarımızda özel hüküm bulunmadığından ücrete ilişkin sözleşmenin iş sahibi dışında bir başkası ile de yapılabileceği–
Banka kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda, banka defter ve belgeleri üzerinde, kredi sözleşmesi hükümleri gözönünde bulundurularak uzman bilirkişiler marifetiyle inceleme yapılarak alınacak rapor çerçevesinde uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği–
Tek bir parsel üzerine inşa edilmiş blok apartmandaki bağımsız bölümler için Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uyarınca kat irtifakı veya kat mülkiyeti tesis edilmekte ve bu blok yöntemi ile ilgili uyuşmazlıklarda anılan yasa hükümleri uygulanması, uyuşmazlıklar çözümlenirken bu blokların buluşturduğu toplu yapının yönetimi ile ilgili uyuşmazlıklarda ise KMK, Medeni Kanunun toplu mülkiyete ilişkin hükümleri veya Kooperatif Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamakla birlikte bu konuda davada taraf olma ehliyeti konusunda yasal boşluğun varlığı kabul edilerek mahkemece MK’nun 1. maddesinden kaynaklanan görevi gereğince, benzer kurum ve kuruluşlar için yasalarımızda öngörülen düzenlemelerden örnekleme (kıyas) yolu ile yararlanarak, hak ve adalete, usul ve dava ekonomisine uygun biçimde hareket edilerek davacı/davalı yönetimin taraf ehliyetine sahip bulunduğunun kabulü gerekir-