Hukuki ilişkinin davalılar tarafından inkâr edilmiş olması halinde, davacının tek taraflı düzenleyip davalılara gönderdiği faturanın tek başına davayı ispat için yeterli olmadığı–
Borçlunun «ipotek limitine itirazları bulunmadığı, limitten fazla takip yapılamayacağı» şeklindeki itirazının İİK. 62/III uyarınca geçerli bir itiraz olduğu–
Takip konusu senet arkasında biçimindeki açıklama, neyin teminatı olduğunu açıkça belirtmediğinden, anılan senedin teminat senedi olduğunun kabulüne yeterli olmadığı- Borçlu vekilinin sair itirazlarını inceleyerek hasıl olacak sonuca göre bir karar vermesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kabz için özel yetkinin yasal dayanağının HUMK’nun 63. maddesi olduğu, vekilin yargılama giderlerini (bu arada vekalet ücretini) özel yetkiye gerek olmaksızın tahsil edebileceği– Not: "Davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller" 6100 s. yeni HMK. mad. 74'de düzenlemiş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra düzenlenen vekaletnamelerde aksine bir düzenleme bulunmadıkça ahzu kabz yetkisi kullanılabilir.
İtirazın iptali davalarında; davacı alacaklının (bankanın) «hesabın katedildiği tarih itibariyle», anapara + uygulanan akdi faiz + fer’ilerinden oluşan toplam alacağı bulunduktan sonra, bu alacağa «temerrüt tarihine kadar» akdi faiz ve banka sigorta muamele vergisi (BSMV) «faizin gider vergisi» eklenmek suretiyle (akdi faiz ve BSMV. kat tarihindeki alacak ile kapitalize edilerek) alacaklının «temerrüt tarihindeki» asıl alacağı saptandıktan sonra, bu miktara, temerrüt tarihinden sonra «takip tarihine kadar» temerrüt faizi ve faizin BSMV’si hesaplanarak (bu arada varsa borçlunun ödemeleri öncelikle BK’nun 84. maddesi (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca faizden mahsup edilerek) «takip tarihindeki» toplam alacak miktarının tesbit edilmesi (bilirkişiden bu ilkeler çerçevesinde rapor alınması) -ve varsa; kefillerin sorumluluğunun kefalet limiti ile kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olduğu da gözetilerek- takipten sonra «asıl alacağa» BK. 104/son (şimdi; TBK. mad. 121/3) uyarınca temerrüt faizi işletilmesine olanak sağlayacak şekilde karar verilmesi gerekeceği-
BK. 488/II (şimdi; TBK. mad. 587/II) uyarınca kefillerin her birinin borcun tamamından sorumlu olmakla beraber öteki kefillere payları oranında rücu hakkına sahip oldukları–
Takip tarihinden önceki dönem için «işlemiş faiz» talep edilebilmesi için, borçlunun -BK. 101’e (şimdi; TBK. mad. 117) göre- temerrüde düşürülmesi gerekeceği, aksi taktirde alacaklının takip tarihinden itibaren gecikme (temerrüt faizi) isteyebileceği–
İ.İ.Y.nın 67. maddesi ile konulmuş olan icra inkar ödencesinin, alacaklının genel mahkemede açtığı itirazın iptali davası sonucunda borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi durumunda alacaklı yararına hükmolunan ödence olduğu, nitelikçe hakkında yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edilerek takibi durdurması ve itirazda işin çabuk bitirilmesini önleyen borçluya karşı konulmuş icra hukukuna özgü bir yaptırım olduğu, borçlunun ne kadar borçlu olduğunun saptanması ve itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesinin ön koşul olacağı, borçlunun ödeme emrine karşı itirazın yapıldığı andaki durumu itibariyle haksızlığı saptanacak ancak haklı çıkma durumuna uygun alacak miktarı esas alınarak alacaklı yararına icra inkar ödencesine hükmedilmesinin gerekeceği-