İtirazın iptali davası bozma ilamına uyularak-
Kur farkı alacağından kaynaklanan uyuşmazlıkta düzenlenen faturaların Amerikan Doları cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; davalının çekle ödemede bulunduğu, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceği-
Kira ve ortak gider alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, takip konusu döneme ait davalı tarafından yapılan ödemeler mahsup edilerek davalının kira alacağı hesaplanmış ise de; 17/09/2013 tarihinde davalı tarafından yapılan 1.100 TL kira ödemesinin, 1.000 TL olduğu esas alınarak alacak miktarının belirlenmesinin yanlış olduğu-
Cezai şarttan tenkis halinde alacağın bu kısmı likit olmayacağından indirilen miktardan dolayı davalı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
İtirazın iptali davası-
Borçlunun itirazında haksız olduğu kabul edilmiş ise de alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden takip tarihi itibariyle davalı tarafından hesaplanabilir ve likit bir alacağın sözkonusu olmadığının kabulü gerekeceği; mahkemece davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Tüketici Hakem Heyetleri, mahkeme niteliği taşımadığından itirazın iptali davasına bakamayacağı-
Borçlular yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece, dosyanın aralarında yeminli mali müşavir ve kooperatif uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetine verilmesi, Yargıtay ve taraf denetimine açık rapor alınarak ve taraflarca sunulan ödeme belgeleri ile taraflar arasındaki sözleşme değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik ve çelişkili bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olmasının da şart olmadığı-