Davaya konu müşterek ve müteselsil borç senedinin altındaki imzanın davalıya ait olup olmadığı hususunun tespiti HMK'nın 266. maddesinde belirtilen özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden davacı tarafın bu yöne ilişkin itirazının karşılanması amacıyla gerekirse yeni imza örnekleri temin edilerek birlikte dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, alınacak rapor çerçevesinde ve hatta çelişki oluşması halinde bu çelişkinin de giderilmek suretiyle bir hükme varılması gerekeceği-
Taraflar arasında, zamana yayılı "reklam hizmeti" alım-satım işleri gerçekleştirildiği, ancak, bu alım satım hizmetinin bir sözleşme dahilinde olup olmadığı belirlenemediği, davalı; davacı tarafından gönderilen 4 adet faturadan haber olduğu, faturaların muhteviyatına yasal süre olan 8 gün içinde itiraz edilmediği, faturaların toplam tutarı 20.060 TL olduğu, davalının böyle bir borcunun olmadığına ilişkin bir bilgi ve belgeye dava dosyasında ulaşılamadığı gerekçesi ile itirazın iptaline ve takip konusu alacağın % 40 tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Şerefiye ve aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibin yönelik itirazın iptaline ilişkin davada, aidat miktarı, şerefiye bedelini, işlemiş faizin bilirkişi raporu ile tespit edildiği- Mahkemece, "uyuşmazlıkta, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren TBK. mad. 120 'nin uygulanması gerektiği, alacağın likit olduğu" gerekçesiyle davanın kısmen kabulünün isabetli olduğu-
Taraflar arasında akdi ilişki mevcut olmayıp, davanın TTK. mad. 732 uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılmış olduğu ve somut olayda, TBK' nun 89. maddesi hükmünün uygulanamayacağı; davalının icra dairesinin yetkisine yönelik yetki itirazı dikkate alınarak, genel yetkili davalının ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinde icra takibinin yapılması gerektiği gözetilerek, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekilinin, davalı şirketin müvekkili bankadan ticari kredi kullandığını, davalılardan müşterek borçlu müteselsil kefil olarak kredi sözleşmesini imzaladığını, diğer davalının ise taşınmaz ipotek gösterdiğini, kredinin vadesinde ödenmemesi nedeniyle başlattığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, yetki hususu davalı tarafın itirazına bağlı olduğundan dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmeden ve dilekçeler teatisi safhası tamamlanmadan dosya üzerinde bu ilkelere uygun düşmeyen yerel mahkeme gerekçesinde isabet görülmediği; mahkemece HMK'nın 17. maddesindeki yetki kuralının re'sen incelenemeyeceği-
İtirazın iptali davası sırasında, icra takibinin temelini oluşturan ve aslı da idari eylem olan alacağın varlığının ve kapsamının hukuk mahkemesi tarafından çözümlenmesinin kabul edilemeyeceği- İdari yargı yerinde dava konusu edilip oradan bu konuda bir karar alınmadan icra takibi yapılmasına ve icra takibine itiraz üzerine adli yargı yerinden itirazın iptalinin istenmesine yasal olanak bulunmadığı-