Tellallık ücretine hak kazanması için mülk sahibi ile akit yapma zorunluluğunun bulunmadığı- Davacı şirket ile davalı arasında imzalanan sözleşme geçerli bir sözleşme olup mahkemece, davacı tarafından sunulan sözleşme dahil tüm deliller ile yine davalılar tarafından sunulan feshe ilişkin cayma tazminatı başlıklı ikinci sözleşme ve diğer deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği-
İtiraz üzerine duran ilk takibe karşı herhangi bir girişimde bulunmadan yeniden icra takibini başlatan alacaklının sonraki icra takibine itiraz üzerine açtığı itirazın iptali davasının, "mükerrer takip" bulunması (dava şartı) nedeniyle reddi gerektiği-
Murisin hayat sigortası poliçesinde "kanser hastalığının bulunmadığını" beyan ettiği ancak vefatının kanser hastalığı nedeni ile gerçekleştiği iddia olunduğu, bu iddianın ve hastalığın sigorta öncesinden gelip gelmediği hususunun mahkemece değerlendirilmesi gerektiği-
İade edildiği iddia edilen paraya yönelik herhangi bir makbuz veya belge sunulmadığından, bu miktar yönünden itirazın iptali davasının kabulü gerektiği-
Bonolarda zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu ve 3 yıllık zamanaşımı süresi içinde bonoların icraya konulması halinde kambiyo senedi niteliğini yitirip bu senetlerin tek başına alacağın varlığını ispat açısından yeterli bir belge olarak kabul edilemeyeceği- Davalının imzasını taşıyan bu belgelerin delil başlangıcı sayılacağı bu nedenle alacaklı iddiasının diğer yan deliller ve tanık beyanlarıyla ispat edilmesi gerektiği-
Davalılar tarafından hazırlanan yemin metninde; "davalılardan alınan 10.000 TL senede karşılık ... parselleri devralmadığına, bu senede karşılık olarak yer verilmediğine" ilişkin yemin metni sunulduğu halde, mahkemece yemin metninin dışına çıkılarak davacıya, bono alacağını davalıların ödeyip ödemediklerine ilişkin yemin ettirilerek davanın reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu- Mahkemece, davalıların dosyaya sunmuş oldukları yemin metni kapsamında davacıya yemin edip etmeyeceği hususu hatırlatılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Alacak (tahsil) davası olarak açılan davanın, “itirazın iptali” davası olarak sonuçlandırılamayacağı-
Temyizden sonra davacı vekili davalı ile haricen uzlaştıklarından davadan vazgeçtiğini beyan ettiğinden hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerektiği-
İnşaat sözleşmenin iptali ve bu sözleşme sebebi ile ödenmiş olan bedellerin faizine ilişkin icra takibinde, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile itirazın iptali ile birlikte icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiği-
Kiracıların ana para ile icra giderlerini ödemeyi kabul etmelerinin, uyuşmazlık bulunmadığı şeklinde yorumlanamayacağı- Gerek 5272 s. mülga Yasanın, gerekse 5393 s. Yasanın 34/f maddelerinin uygulanma koşulları gerçekleşmiş olup encümen üyelerinin davacı belediyeyi zararlandırma amaçları olmayıp belediye alacaklarının tahsili hedeflenmiş, alınan kararlar doğrultusunda kiracıların büyük bir çoğunluğundan tahsilat yapılmış olduğu, davalının da aralarında bulunduğu üyelerin kamu zararına sebebiyet verdiklerine dair kabulünün isabetli olmadığı, davacı, "Belediye Başkanlığı encümeninin aldığı kararlar ile muhtelif borçluların belediyeye olan borçlarının faizlerinin silindiğini, silinen faizlerin kamu zararı olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davalının encümen üyesi olduğunu, kamu zararından sorumluluğu bulunduğunu" iddia etmişse de, itirazın iptali isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-