İtiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan itirazın iptali davasının usulden reddi gerektiği- Takip asıl borçlusu mirasçıları ile ipotek borçlusu arasında mecburi takip ve dava arkadaşlığı bulunduğu ve tüm borçluların takibe itiraz etmesi durumunda, tüm borçlular aleyhine itirazın iptali davası açılması gerektiği- Bozma ilamından sonra ise, kredi asıl borçlusu aleyhine de açılan itirazın iptali davası asıl dosya ile birleştirilmişse de, 1 yıl içinde açılmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğinden, davalı mirasçı hakkında açılan dava bakımından birlikte dava açılması ve görülmesi şartı gerçekleşmemiş olup asıl davanın da reddi gerektiği-
Genel kredi sözleşmeleri 6102 sayılı yasanın 4/1-1 maddesinde düzenlenen işlemlerden olup davalı kefilin de aynı yasanın 7. maddesine göre açılan işlemler kapsamında tüketici sayılamayacağı-
Tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanmış ve bu suretle bir menfaat elde etmiş olan davacının, davalı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket etmesi ve borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifaden kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneği olduğu-
Ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyası içinde bulunduğundan, itirazın iptali davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapılmasının hatalı olduğu-
Taraflar arasındaki (üye iş yerlerinden yapılan alışverişlerde indirimler kazanılmasına dair) uyuşmazlığın ticari işten kaynaklandığı anlaşıldığından asliye ticaret mahkemesinin görevli mahkeme olduğu-
İtirazın iptali davasında bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterlerinin yerinde incelenmesi suretiyle tarafların iddia ve savunmaları ve dosya içerisindeki deliller dikkate alınarak düzenlenecek rapor sonucu karar verilmesi gerektiği-
5553 sayılı Tohumculuk Kanunu'nun 11. maddesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta, davacının davalıya rücu hakkı bulunmakta ise de zararın davalı tohum üreticisinin ürettiği tohumlardan kaynaklandığının ispat edilmesi gerektiği- Davadışı üretici ile davacı arasında görülen zarar davasında alınan bilirkişi raporları bu zararı tespit etmeye yeterli olmadığı gibi görülen dava dosyasında verilen karar Yargıtay denetiminden de geçmemiş olduğundan, güçlü delil olarak kabul edilemeyeceği-