Borçlunun, hakkında yapılmış olan icra takibini, süresinde itirazda bulunarak durdurması üzerine, alacaklının- % 40’dan (şimdi; %20'den) aşağı olmamak üzere inkar tazminatı da isteyerek “itirazın iptali” davası yerine- “tahsil davası” açarak da alacağına kavuşabileceği-
Bonoda yer alan-ve borçlu tarafından itiraz edilen- alacak için, “vade tarihinden itibaren” değil “vade tarihini izleyen iki günden sonraki iki günden itibaren” faiz yürütülmesine karar verilebileceği-
Hâmile yazılı çeki elinde bulunduran kimsenin, o çekin yetkili hâmili sayılması gerekeceği–
Açılan davada, "itirazın iptali" ile birlikte tahsil istemine de yer verilesi halinde, mahkemece öncelikle davanın bir yıllık süre içerisinde açılıp açılmadığına bakılarak, süresinde açılmış ise davanın «itirazın iptali» davası olarak görülmesi, süresinde açılmamış ise uyuşmazlığın genel hükümlere göre açılmış bir «alacak davası» olarak karara bağlanması gerekeceği-
BK’nun 188.(TBK.'nun 213.) maddesine göre, miktarı yargılama sonunda mahkemece belirlenecek olan tazminat alacağı-
Cezaevi harcının sözleşme ile borçluya yüklenemeyeceği ve hesabın kesilmesinden sonraki devreler için gider vergisi tahakkuk ettirilemeyeceği–
İtirazın iptali davasında, dava dilekçesinin, icra takip dosyasına vekil sıfatı ile itiraz dilekçesi veren borçlunun avukatına değil kendisine tebliği gerekeceği–
Teminat mektup veren bankanın, teminat mektubu bedelini öderken, teminat mektubu konusu işin yapılıp yapılmadığını araştırmak zorunda olmadığı, çünkü teminat mektubu muhatabı ile lehtarı arasındaki uyuşmazlığın bankanın dışında olduğu–
İcra mahkemesinin (tetkik merciinin) “itirazın kaldırılması” talebi hakkında verdiği kararın “kesin hüküm” teşkil etmeyeceği, “alacağın tahsili” davasına bakan mahkemenin icra mahkemesinde (tetkik merciinde) imza konusunda yaptırılmış olan bilirkişi incelemesi ile yetinerek karar veremeyeceği-
Karz akdinden doğan borç