«İşlemde kullanılmış olan vekaletnamenin (veya senedin) sahte olduğu»nun iddia edilmesi halinde, vekaletnameyi düzenleyen noterinde davada hasım olarak bulunması gerekeceği–
İtirazın iptali davası devam ederken takip konusu borcun ödenmesi sonucu ya da davanın açılmasından sonra takibe itirazdan vazgeçilmesi nedeniyle takibin kesinleşmesi sonucu davanın konusuz kalması (ve alacağın likit olması) koşuluyla mahkemenin yargılamayı sürdürerek davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu belirledikten sonra haksızlığı belirlenen taraf aleyhine % 40 (şimdi; %20) tazminata (ve yargılama giderlerine) hükmetmesi gerekeceği–
Bankaların -kredi sözleşmelerinde yer alan özel hükümler nedeniyle- kredi faiz oranlarını günün koşullarını dikkate alarak tek taraflı olarak belirleme (değiştirme) yetkisine sahip olmalarının BK’nun 19 ve 20. (şimdi; TBK.'nun 26 ve 27.) maddelerine aykırılık teşkil etmediği ancak bir «güven kurumu» olduklarından, bu yetkilerini MK’nun 2. maddesi çerçevesinde «dürüstlük kuralları»na göre kullanmaları gerekeceği–
Ceza mahkemesince verilen beraat kararının «kusur ve derecesi», «zarar tutarı», «temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği», «illiyet» gibi konularda hukuk hakimini bağlamayacağı, buna karşın ceza mahkemesinin tesbit ettiği maddi olaylarla ve özellikle fiilin hukukuna aykırılığı konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olduğu (BK. 53; şimdi; TBK. mad. 74)–
Davalı vekilinin yargılama sırasında istifa etmiş olması halinde, bu istifanın duruşma günü ile birlikte davalıya duruşma ile birlikte tebliğ edilerek usulen taraf teşkili tamamlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerekeceği–
Davalı tarafın savunmalarında «imza kullandıklarını fakat mühür kullanmadıklarını, dolayısıyla takip dayanağı kredi sözleşmesindeki mühürlerin kendilerini bağlamayacağını» ileri sürmeleri halinde mahkemece davalıların mühür ya da imza kullanıp kullanmadıkları hususunda -tapu dairesi, nüfus idaresi, muhtarlık ve benzeri gibi resmi dairelerde- gerekli araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği–
Bir güven müessesesi olan bankaların, kendilerini temsil yetkisi verdiği ticari mümessil niteliğini taşıyan kişilerin bankacılık sahasındaki eylem ve tasav- vuflarından müşterilerine karşı sorumlu tutulmasının BK’nun 449 vd. maddeleri gereği olduğu–