İcra mahkemelerinin vermiş olduğu kararların genel mahkemeler yönünden kesin hüküm teşkil etmediği–
Ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra itiraz edilmiş olması halinde, alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmayacağı–
BK. 490 (şimdi; TBK. mad. 589) uyarınca kefilin temerrüde düştüğü tarihe kadar oluşan borçtan (borç aslı ile temerrüt faizinden) kefalet limiti ile sorumlu olacağı–
Kartvizit altında yazı ve imzayı kabul etmekle birlikte, borcunu ödemiş olmasına rağmen davacının bu kartviziti kendisine geri vermediğini savunan tarafın ödeme def’in ispat etmesi gerektiği-
PTT aracına vaki haksız fiil nedeniyle hükmedilecek tazminata reeskont faizi değil yasal faiz yürütüleceği–
Davacının «ödünç olarak verdiğini» iddia ettiği parayı, davalının «ödünç olarak değil de, yaptığı hizmetlere karşılık aldığını» ikrar etmesi halinde, ödünç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğünün davacıya düştüğü–
«Davacının dava konusu parayı davalıya ödünç olarak verdiğini» belirtmesine rağmen davalının «paranın davacı tarafından mağazadan satın alınan malların bedeli olduğunu» belirterek gerekçeli inkârda bulunması halinde ödünç hukuki ilişkisinin varlığını isbat yükünün davacıya düştüğü–
Banka kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda, banka defter ve belgeleri üzerinde, kredi sözleşmesi hükümleri gözönünde bulundurularak uzman bilirkişiler marifetiyle inceleme yapılarak alınacak rapor çerçevesinde uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği–
İtirazın iptali davasının, borçlunun itirazının alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması gerekeceği, davacı alacaklının, borçlunun itirazının kendisine tebliği giderini -takip açarken- icra dairesine vermemiş olmasının, bir yıllık sürenin işlemesini engellemeyeceği–