Satış ilanının, borçlunun “İçmeler mah 1175 sk no: 8 Urla” adresinde, 30.03.2015 tarihinde “muhatap adresten ayrılmıştır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, tebliğ imkansızlığı nedeniyle TK'nun 21/2 gereğince mahalle muhtarı D.D.'a tebliğ edilmiştir.” şerhi ile doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesine göre işlem yapılarak tebliğ edildiğinin görüldüğü, borçlunun bilinen bu adresine daha önceden tebligat yapılmış olup, söz konusu adresin tebligata elverişli olmadığı (bu adreste artık borçluya tebligat yapılamadığı) tebliğ memurunca araştırılıp tespit edilmeden söz konusu adres mernis adresi de olsa doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre işlem yapılamayacağı gibi, tebliğ zarfında Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde öngörülen; 'Tebligat çıkarılan adres, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması'na dair meşruhat bulunmadığından, tebliğ işleminin TK'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliğinin 30.maddesine göre yapılması gerekirken tebliğ memurunun kendiliğinden TK'nun 21/2.maddesine göre işlem yapmasının kanuna aykırı olduğu, tebliğ işleminde kapıya yapıştırılması gereken (2) nolu ihbarnamenin yapıştırılmamasının da kanuna ve yönetmeliğe uygun olmadığı, dolayısıyla borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Şikayetçilere yapılan satış ilanı tebliğine ilişkin tebliğ mazbatalarının incelenmesinde; “adresin kapalı olması üzerine komşusu çarşıda olduğunu beyan etti,TK'nun 21.maddesi gereğince tebliğ evrakı Akhisar muhtarına teslim edildi,2 nolu ihtarname kapıya asılarak komşu .......'a haber verildi” şerhi düşülmek suretiyle tebligatların yapılmış olduğu görülmüş olup, anılan tebliğ mazbatalarında, beyanına başvurulan komşu ad ve soyadının tespit ve tevsik edilmediği görülmekle tebligatların usulsüz olduğu- Öğrenme tarihinin belirlenmesinde şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksinin karşı tarafça ancak yazılı delil ile ispatlanabileceği-
Yurt içinde adres gösterme koşulunun, ihalenin feshini isteyen üçüncü kişiler hakkında uygulanması gerektiği, takip dosyasında adreslerinin mevcut olması halinde alacaklı ve borçlu için, anılan şart aranmadığı- İhalenin feshini isteyen borçlu, şikayet dilekçesinde yurt dışında oturduğunu, temyiz dilekçesinde ise vekaletnamede yer alan ve şikayet dilekçesinde gösterilen yurt içi adresinin vekaletname düzenlenirken noterin zorunlu olarak talep etmesi üzerine, bir arkadaşı tarafından bildirilen adresin notere iletilmek zorunda kalındığını belirttiğinden, ihalenin feshini isteyen borçludan yurt içinde adres bildirme şartının aranması gerektiği- Şikayet dilekçesi ve ekindeki vekaletnamede yurt içi adresinin bulunmasının, şikayetçi vekilinin açık beyanları dikkate alındığında, bu eksikliği gidermeyeceğinin kabulü gerektiği- Yurt içi adres bildirme zorunluluğunu usulünce yerine getirmeyen şikayetçinin icra mahkemesine ihalenin feshine istemiyle yaptığı başvurunun "dava şartı eksikliği" nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- "Dava şartı eksikliği" nedeniyle ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi halinde işin esasına girilemeyeceğinden borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu şirketin, icra emrinde belirtilen adresine, satış ilanı tebliğinden önce, usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat olmadığından, bu adrese Tebligat Kanunu'nun 35/1.maddesine göre satış ilanı tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Borçlu şirketin, ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkmış ve iade edilmiş bir tebligat olmadan TK'nun 35. maddesine göre sicildeki adrese yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüz olduğu gibi, ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkmış ve iade edilmiş bir tebligat olsa dahi, yapılan tebligatta, tebliğ evrakının bir nüshasının binanın kapısına asılıp asılmadığı belirtilmediğinden, 35. maddeye göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin, bu haliyle de usulsüz olduğu- Şikayetçi borçluya TK.nun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatta, tebliği çıkaran merci tarafından, bu adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu için, tebligatın, TK.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin bir şerhin verilmediğinin anlaşıldığı, tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği’nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için, tebliğ memurunun kendiliğinden TK.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapmasının kanuna aykırı olduğu-
Satış ilanına ilişkin tebligatın, tebligatı alacak kimseler mutat iş saatlerinde bulunamadığından ......... imzasına yapıldığı belirtilmiş ise de, tebligatı alan ve yetkili de olmayan kişinin şirketin işçisi/çalışanı vb. olduğu belirtilmediğinden Tebligat Kanunu’nun 13. maddesine göre usulüne uygun olarak yapıldığının kabul edilemeyeceği-
Yapılan tebliğ işlemleri, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygun olmadığı gibi, daha önce aynı Kanun'un 10. maddesi uyarınca bilinen en son adrese çıkartılıp bila tebliğ iade edilen tebliğ evrakının olmadığı ve ayrıca tebliği çıkaran merci tarafından, bu adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olması nedeniyle, tebligatın, TK'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin bir şerhin de verilmediği anlaşıldığından, satış ilanı ve kıymet takdir raporu tebligatlarının, aynı Kanun'un 21/2. maddesine de aykırı olup usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemece, fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazın, konusunda uzman bilirkişiler kurulu marifeti ile mahallinde keşif yapılmak suretiyle incelenerek, taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin (265.000 TL'nin) üzerinde olması halinde ihalenin feshine, daha düşük olması halinde ise zarar unsuru bulunmaması sebebiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği- Satış ilanının, borçluya, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce tebliğ edilmesinin gerekeceği, satış ilanının tebliğ tarihi ile satış arasında bulunan dört günlük sürenin makul bir süre olmadığı-
Takip dosyası kapsamında bila tebliğ edilen bir tebligat bulunmadığından, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine doğrudan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin, aynı maddenin 4. fıkrası hükmüne göre usulsüz olduğu-
Şikayetçi vekiline gönderilen satış ilânının; "aynı adreste birlikte çalışan daimi işçisi ......... imzasına tebliği yapıldı" açıklaması ile 16.11.2015 tarihinde tebliğ edilmek istendiği, vekil adına işçisine yapılan bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, tebligatın muhatabı olan avukatın belirtilen adreste olup olmadığının ve tebligatın niçin kendisine yapılamadığının araştırılıp tebliğ mazbatasında tespit edilmediği görülmekte olup, bu durumda tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüz olduğu-
Taşınmazın hissedarının mirasçısı olan şikayetçiye satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin ise başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-