TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 50 - II. Zararın ve kusurun ispatı
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında, zarar görenin, ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı "gerçek zararını" haksız fiil sorumlularından isteyebileceği- Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderlerin zarar kapsamına dahil edilemeyeceği- ASKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 67. maddesinin, ASKİ ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunan gerçek ya da tüzel kişilerin ASKİ tesislerine yönelik haksız eylemleri sebebi ile tazminat hesaplanmasına ilişkin olduğu ve sözleşme ilişkisinin sonucu olarak ASKİ abonesi olan kişileri bağlayacağı; davalı, ASKİ abonesi olmadığından, hükmedilecek tazminatın anılan yönetmelik hükmüne göre belirlenemeyeceği ve zararın kapsamının TBK. mad. 50 uyarınca ve gerçek zarar ilkesine göre belirleneceği- Hasarın giderilmesi için özel olarak işçi tutup çalıştırma veya harcama yapma söz konusu ise, bunları kanıtlaması için davacı tarafın delillerinin sorulup saptanması ve bu konuda gösterilecek delillerin toplanması, özel olarak işçi tutulup çalıştırıldığının ve harcama yapıldığının kanıtlanması halinde gerekirse bu yönden de zararın hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması, Tarifeler Yönetmeliğinde belirtilen % 50 artırılarak tahsile ilişkin hükmün haksız fiilden kaynaklanan hasar tazminatı davalarında uygulanamayacağı hususunun dikkate alınması, davacı tarafın isteyebileceği geçek zarar miktarı duraksamasız belirlenmesi gerektiği- Dava konusu alacağın haksız eylem sonucu meydana gelmesi ve yargılamayı gerektirmesi nedeniyle, davalının itirazında tamamen haksız ve alacağın da likit olduğundan söz edilemeyeceği ve mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddi gerektiği-
Taraflar kusurlu hareketlerden sonra bir arada yaşamaya devam ettiklerine göre davacı kadının davalı erkeğin bu davranışlarını affetmiş en azından hoşgörüyle karşılamış sayılacağı, affedilmiş veya hoşgörü ile karşılanmış bu olayların artık davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinden davalının başkaca bir kusuru ispatlanamadığından davacı kadının boşanma davasının reddi gerektiği-
TBK mad.50 uyarınca hakimin davacının zarar miktarını hakkaniyete uygun olarak takdir etmesi gerektiği- Hüküm yeterince açık değil ise, veya icrasında tereddüt uyandırıyor ise, yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hükümün fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez veya değiştirilemez olduğu, asıl hükmü değiştirerek, hüküm sonucunu bertaraf edecek tavzih kararı verilemeyeceği-