Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının iade edilmesi üzerine Teb. K. m. 35'e göre tebligat işlemi yapıldıktan sonra davacının İİK m. 43/2 uyarınca takip yolunu değiştirerek iflas yolu ile takip başlatması üzerine, ödeme emrine ilişkin tebliğ işlemlerinin yeniden yapılması gerektiği- Buna göre, Teb. K. m. 10/1 uyarınca ödeme emrinin ilk önce davalı borçlu şirketin bilinen son adresi olan ticaret sicil adresine tebliğ edilmesi, davalıya gönderilen tebligatın iade edilmesi hâlinde bu kez Teb. K m. 35'e göre tebliğ işleminin yapılması gerektiği- "İİK m. 43/2 uyarınca takip yolunun değiştirilmesi hâlinde önceki işlemlerin ortadan kalkmadığı, takip yolunun değiştirilmesi durumunda, yürütülen takibin önceki takibin devamı olması sebebiyle, alacaklının Tebligat Kanunun'dan kaynaklanan haklarının da korunması gerektiği, takip yolunun değiştirilmesinden sonra iflas yolu ile takibe ilişkin ödeme emrinin borçluya doğrudan Teb. K'nın 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmasının usule uygun olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Her ne kadar aynı takipte birden fazla takip yolunun uygulanmasına ilişkin yasal bir engel yok ise de külli icra yolu olan iflas takibi ile cüzi icra yolu olan haciz yolu ile takibin uygulanış şekilleri ve takip aşamaları farklılık gösterdiğinden, aynı takipte birlikte istenmesinin mümkün olmadığının kabulü gerekeceği-
Davalı şirketin iflasına dair başka bir dosyadan karar verilmiş olup, iflas idaresi de bu karara istinaden teşekkül ettirildiğinden, işbu iflas davasında iflas idare memuru vekilinin iflas kararını temyiz etme yetkisi bulunmadığı- İflas idare memuru vekilinin istinaf ve temyiz dilekçesinde açıkça anlaşılacağı üzere vekalet ücretine ilişkin kurulan hükmü istinaf etmiş olup, vekalet ücretine ilişkin karar iflas masasının malvarlığını ilgilendireceğinden iflas idaresinin bu kararı istinaf etme hakkı bulunduğunun kabulü gerektiği-
Davalı banka tarafından davacı hakkında daha önce başlatılan takipte davacı borçlu olarak gösterilmişse de ödeme emrinin tebliğ edilmemesi, daha sonra aynı alacak için dava konusu yeni takip yapılması durumunda, mükerrer takip yapılıp yapılmadığının icra dosyası incelenerek değerlendirilmesi ve sonucuna göre İİK’in 43/2. maddesi uyarınca karar verilmesi gerekeceği-
Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların; ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödenmemesi, ancak o icra takibi ile sınırlı olduğundan, borçlunun gönderilen ödeme emrindeki borcu ödemeyerek, aynı anda birden fazla alacaklıyı zarara uğratması söz konusu olamayacağı, bu nedenle atılı suçun aynı neviden fikri içtima halinde işlenmesinin mümkün olmadığı-
Her ne kadar aynı takipte birden fazla takip yolunun uygulanmasına ilişkin yasal bir engel yok ise de; aynı borçlu hakkında külli icra yolu olan iflas takibi ile cüzi icra yolu olan haciz yolu ile takibin uygulanış şekilleri ve takip aşamaları farklılık gösterdiğinden, aynı takipte birlikte istenmesinin mümkün olmadığının kabulü gerekeceği-
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yolu bırakılıp başka bir takip yolu seçilemeyeceğinden, menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takipte borçlunun yetki itirazı üzerine alacaklı tarafından yetki itirazı kabul edilerek, dosya yetkili icra müdürlüğüne gönderilmiş, icra müdürlüğünce borçluya örnek no:7 ilamsız takipte ödeme emri gönderilmiş ve bu ödeme emrine itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmış olduğundan, gönderilen bu ödeme emrinin usulsüz olduğu ve usulüne uygun yapılmış bir icra takibi ve takibe itirazdan bahsedilemeyeceğinden mahkemece itirazın iptali davasının reddi gerektiği-
Takip alacaklısı davacının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe çeviremeyeceği- Usulüne uygun takip yapılması itirazın iptali davasının şartı olduğundan bu hususun mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği-
İcra müdürlüğünce alınan karar ile "İİK 43/2 maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takip bir defaya mahsus değiştirilebileceğinden ve alacaklı tarafça iflas yoluyla takibe geçme talebi olduğundan iş bu dosyanın kaydının kapatılmasına" karar verildiği, alacaklı vekilinin dilekçesi ile dosyanın yenilerek işleme konulması talebinde bulunması üzerine icra müdürlüğünce aynı günlü karar ile bu talebin dosya kaydının iflasa ilişkin karar nedeniyle kapatıldığı gerekçesi ile reddine karar verildiğinin, alacaklının bu red kararının iptali talebi ile icra mahkemesine başvurduğunun görüldüğü, takip borçlu yönünden de iflas yoluyla takibe dönüşmüş olup bu borçlu yönünden de örnek 12 ödeme emri tanzim edildiği, alacaklının yenileme talebinin iflas yolu ile takibi yenilemesi olarak anlaşılması gerekeceği-
İflas kararının İİK. mad. 43 gereğince Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tacir olanlar ve tacir sayılanlar hakkında verilebileceği- Müflis hakkında iflas kararı Almanya mahkemesinde verilmiş, mahkemece müflisin tacir olup olmadığı Manavgat Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden sorulup, verilen cevapla yetinilerek hükme varılmış ise de, yapılan araştırma yeterli olmadığından, mahkemece, talep edenden müflisin tacir olduğuna dair delilleri sorulup, sunulan deliller çerçevesinde bir sonuca varılması gerektiği-