Mirası reddeden (TMK.m.605/1) mirasçı veya mirasçılar varsa düzenlenecek mirasçılık belgesinde, mirasçılık sıfatına sahip olan kişi veya kişiler ile miras paylarının gösterilmesi ve mirası ret durumuna işaret edilmekle yetinilmemesi; mirası ret nedeniyle, mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin (kime kalacağının) de gösterilmesi gerekeceği-
Dava, hasımlı olarak açılan veraset belgesi verilmesi istemine ilişkin olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 7. maddeleri hükümlerinde kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her birinin iddiasını, bir başka deyişle hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu, resmi sicil ve senetlerin belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturacağı, bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatının kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça her hangi bir şekle bağlı olmadığı ve aynı Yasa'nın 30. maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği-
Mirasçılık belgelerinin itibar edilmesi gereken mirasçılık belgeleri oldukları, usulüne uygun dava açılmamış olması sebebiyle iptaline karar verilmemekle birlikte esas iptali gereken mirasçılık belgesinin gözetilerek ve taleple bağlı kalınarak davacıların davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan mirasçılık belgesinin iptali ve yeniden mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin hasımlı davalara bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi'nde olması gerekeceği-
Mahkemece miras bırakanın çocuklarının nüfus kayıtlarına göre hüküm tarihinden evvel öldüğü ve geride eşi ile çocuklarının mirasçı olarak bıraktığı dikkate alınarak miras bırakanın mirasçılarının ve miras paylarının TMK’nun 580/2.maddesi gözetilerek belirlenmesi gerekeceği-
Mirasçılık belgesi verilmesi ile bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davaları Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8. maddesinde sayılan dava ve işlerden olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce açılan mirasçılık belgesinin iptali davalarında Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olması gerekeceği-
Borçlu ölmüş olsa bile mirasçılarına karşı halefiyat kuralı gereğince her türlü takibin ve davanın açılmasının mümkün olacağı; çünkü TMK.nun 641. maddesine göre, mirasçıların; tereke borçlarından müteselsilen sorumlu oldukları-
Yabancı mahkemeler tarafından verilmiş ve o devlet kanunlarınca kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi için Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekeceği- Davanın mirası reddeden ve davada yer almayan mirasçılara da yöneltilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği-
Hasımsız açılan mirasçılık belgesi verilmesi davalarında mirasçılığın her türlü delille kanıtlanabileceği, bir mahkemenin verdiği yetkiye dayanılarak açılan davalarda mahkemece mirasçılık belgesi istenen kişinin namı müstear veya hiç yaşamadığı belirlenmedikçe davanın reddine karar verilemeyeceği-
Mahkemece, iki mirasçılık belgesi arasında çelişki olması durumunda; çelişkinin giderilmesi için davacıya süre verilerek çelişki giderildiği takdirde satış vaadi sözleşmesi tarihinde kayıt malikinin mirasçılarının tamamının miras hak ve hisselerini davacıya satmayı vaat ettiklerinin anlaşılması halinde satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunacağından davanın kabulüne aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği-