Zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık, “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişikliklerin söz konusu olacağı ve bu durumda, zararın kapsamını belirleyecek hususun gelişmekte olan bu durum olduğu ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağından zamanaşımı süresinin bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacağı- İş kazası nedeniyle açılan tazminat davasında, gelişen bir durumun ya da müstakbel (gerçekleşecek-gelecek) bir zararın söz konusu olmadığı anlaşıldığından, dava konusu iş kazasının gerçekleştiği tarihten itibaren zamanaşımı süresinin hesaplanması ve davacı vekilinin ıslah dilekçesiyle talep etiği tazminat miktarları yönünden zamanaşımı gerçekleştiğinden bu talepleri yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-
E.tmanın önlenmesi, eski hale iade, ecrimisil ve tazminat istemi-
Yıllık uzama süresi nedeniyle tahliye isteminin ıslah olarak değerlendirilmesi gerektiği-
Tazminat davası bozma kararı sonrası-
11. HD. 09.01.2017 T. E: 2015/12169, K: 117-
Islahın, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıkları düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurum olduğu, bu durumda, mahkemece, ıslah talebi kabul edilerek sunulan deliller değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bozma sonrası yapılan ıslahla arttırılan miktarı da kapsar şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, diğer yandan mal rejiminin tasfiyesi neticesinde belirlenecek alacağın, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği, eldeki davada davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi sebebiyle istediği ve terekeye ait borç kabul edilen alacak miktarından, dava mirasçılar arasında görüldüğünden, davacı da dahil tüm veresenin miras payları oranında sorumlu oldukları, bu itibarla hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranı dikkate alınarak davalıların sorumlu olduğu miktarın, talep miktarı da göz önünde bulundurularak hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerektiği halde terekeye ait borcun tamamının davalı mirasçılardan tahsiline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
3. HD. 22.11.2016 T. E: 2015/19290, K: 13111-
Evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallardan olan dava konusu şirketin eşler arasındaki tasfiyesi sırasında, şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumuna ve niteliğine göre beklenen değeri, Tüketici Fiyat Endeksi nazara alınarak tasfiye tarihindeki sürüm değeri göz önünde bulundurularak bir sonuca varılması gerektiği- Aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği-
3. HD. 27.10.2016 T. E: 2685, K: 12187-