HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Yazılı Yargılama Usulü > - Tahkikat ve Tahkikat Sırasındaki Özel Durumlar > - Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi > Madde 177 - Islahın zamanı ve şekli
Trafik kazası sonucunda bir kimsenin yaralanmasına veya ölümüne neden olunmasının, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğinde olduğu- 2918 s. K. mad. 109/II uyarınca, ceza kanununda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalarda uygulanabilmesi için, eylemin ceza kanununa göre suç sayılması gerekli ve yeterli olduğu; fail hakkında mahkumiyet kararı verilmesi veya bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması şartının aranmadığı- Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresinin, olay tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı; sürenin işlemeye başlaması için, zarar görenin, zararı ve onun failini öğrenmesi koşulunun aranmadığı, ancak, zarar veya onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise, davanın, öğrenme tarihinden itibaren, 2918 s. K. mad 109'daki iki yıllık süre içerisinde açılması gerektiği- Davalı sürücü hakkında, Ceza Mahkemesince hükmolunan hapis ve para cezasının ertelendiği, 1 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulduğu, yasal yollara başvurulmaksızın hükmün kesinleştiği anlaşılmakta olup, 2918 s. K. mad.109/2 gereğince, işleten hakkında da uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağı ve buna göre, haksız eylemin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mülga 765 s. TCK. mad. 459'da öngörülen suça ilişkin cezanın üst sınırı dikkate alındığında, aynı Kanunun 102/4. maddesi uyarınca uzamış ceza zamanaşımı süresi beş yıl olduğu ve bu durumda; haksız eylemin gerçekleştiği tarih gözetildiğinde, davada maddi tazminata ilişkin ıslahın, beş yıllık uzamış zamanaşımı süresi dolmadan yapıldığı anlaşıldığından, ıslah edilen miktar yönüyle dava zamanaşımı süresi dolmamış olduğu-
Davacı lehine bozulan ve uyulan bozma kararı sonrası ücret araştırması yapılarak davacı tarafın tazminat ve alacaklarının bilirkişi raporu ile hesaplandığı, bu hesap raporun üzerine de davacı vekili belirlenen tazminat ve alacaklarını ıslah sureti ile arttırarak talepte bulunduğu, bozma içeriğine göre bozmadan sonra araştırma yapılmış ve tahkikat devam etmiştir, tahkikat devam ettiğine göre davacı tarafın ıslah işleminin kabulünün gerektiği-
Her ne kadar bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kuralı gereğince davacının taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; Mahkemenin, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine dair 30.11.2010 tarihli kararı, Dairemizce uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine tabi sözleşme ilişkisinden kaynaklanması nedeniyle adli yargının görevli olduğu yönünde bozuduğu, Adli yargının uyuşmazlığı çözmede görevli olduğu hususunda yapılan usuli bozmadan sonra ıslah yasağının uygulanmayacağı-
Defilerin davada ileri sürülmedikçe hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınmayacağı, takas ve mahsubun da bir defi olduğu, ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamayacağı, davalı süresi içinde takas ve mahsup definde bulunduğu halde mahkemece davalının takas ve mahsup savunması üzerinde durularak davacının işçilik alacakları hakkında yeniden bir karar verilmemesi, Islah dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmemesi ve duruşmada da okunmamasının bozma sebebi olduğu-
Islah dilekçesinin bir örneğinin karşı tarafa tebliğ edilmesi ya da okunması gerektiği gözetilmeden, ıslah ile arttırılan meblağlara hükmedilmesinin hatalı olduğu- Gecikme (kira) tazminatı ve ifaya ekli cezai şart alacağının bağımsız bölümün teslim edilmesi gereken tarih ile teslim tarihi arasındaki süre için hesaplanması gerekeceği-
Davalının zamanaşımı defi sebebiyle hesaplamaya konu dönem 17.10.2002 tarihinden işçinin kadroya alındığı 08.09.2003 tarihine kadar zaman kesitini kapsamakla bu dönem içinde davacının bağlı olarak çalıştığı alt işveren veya alt işverenler yönünden değerlendirme yapılarak muvazaa araştırmasına gidilmesi gerektiği- Bozma karan üzerine ıslah yapılabilmesinin mümkün olmadığı-