Zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitinin kaza tarihi itibariyle kişi başına sakatlanma halinde 200.000,00 TL olduğu, bu durumda mahkemece davacının işgöremezlik tazminatı yönünden infazda tereddüte yol açacak şekilde hem poliçe limiti ile sınırlı sorumlu denilip hem de poliçe limiti aşılarak tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin tahsiline ilişkin davada, dava konusu talepler bakımından, alacak iddiasının tanık anlatımlarına dayanması, kabul ihtimalinde takdir edilecek uygun oranda indirim yapılması gerekliliği ve hakimin takdir yetkisine bağlı olarak yapılacak indirim oranı baştan belirli olmadığından, söz konusu alacakların belirsiz olduğu- Belirsiz alacak davası koşullarının oluşmadığı kabul edilerek, ıslah edilen miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilebilecek nitelikte alacak olduğu- Davanın açılması ile alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesildiğinden, talebin arttırılması isteminin ıslah olarak nitelendirilip ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınamayacağı- Talep arttırım dilekçesi ile talep edilen miktarlar zamanaşımına uğramayacağından, bu miktarlara göre hüküm kurulması gerektiği-
Hatır taşımasının bulunması halinde, uygulanacak indirim oranının % 20 olduğunun gözetilmeyişi; yine, hatır taşıması indiriminin davacı için hesaplanan tazminattan yapılması gerektiği halde, davalı poliçesindeki limitten yapılmasının isabetli olmadığı-
Mahkemece, davacının maluliyet oranının belirlenmesi amacıyla raporlar arasındaki farklılığının nedenleri tartışılarak ve çelişkinin giderilmesi yönünden usulüne uygun, davacının maluliyetinin belirlenmesine esas alınan demans rahatsızlığının da kaza ile illiyetinin tartışılarak denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği'ne uygun ATK 3. İhtisas Kurulu'ndan rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken açtığı davada fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla 1.000,00. TL maddi tazminat isteminde bulunduğu, akabinde 18.01.2017 tarihinde verdiği talep artırım dilekçesiyle maddi tazminat talebi bakımından talebini artırdığı ancak, davanın mülga 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken açıldığı, "belirsiz alacak davası" niteliğinde olmadığı, bu nedenle de talep artırım dilekçesi ile bedelin artırılması yoluna gidilemeyeceği, davanın reddine ilişkin mahkememizin ilk kararının bozulmasından sonra tazminat hesabı belirlenmesine gidildiği, "bozmadan sonra ıslah da yapılamayacağı" anlaşıldığından, davacı vekilinin talep artırım veya ıslah niteliğindeki yeni isteminin davaya katılması yönündeki talebinin reddine karar verildiği, davalının eylemleri sebebiyle her bir bası için 2.500,00. TL, toplam 5.000,00. TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, tecavüzünün önlenmesine, 1.000,00. TL maddi ve 5.000,00.TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, maddi tazminata 01.07.2010 tarihinden, manevi tazminatın 2.500,00.-TL'sine 01.07.2010 tarihinden; 2.500,00.TL'sine de 01.02.2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verildiği-
Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk F. Kaza Sigortası Genel Şartlarında, sürekli maluliyet teminatından ödeme yapılması için % 10 maluliyet oranı gibi sabit bir belirleme ve bu yönde bir sınırlama olmadığı halde; mahkemenin % 10 maluliyet şartı bulunduğu yönündeki kabulünün hatalı olduğu- Zorunlu Koltuk F. Kaza Sigorta poliçesinden sürekli maluliyet sebebiyle ödeme yapılması için, zarar görenin uğradığı maluliyetin belirlenmesi ile zarar görenin çalışma gücündeki azalmayı ifade eden genel maluliyet derecesinin belirlenmesi işlemlerinin farklı olduğu, davacının tazminat talep hakkı bulunup bulunmadığının; KYTZKFKS Genel Şartları'nın A.3.2. maddesinin devamındaki ekli cetvelde gösterilen kriterlere göre belirlenmesi gerektiği-
Dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacakları bakımından davacının; çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alındığında, bu alacaklar bakımından hukuki yararın bulunmadığı-
Kıdem ve ihbar tazminatı alacakları bakımından davacının, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği nazara alınarak, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
Uyuşmazlık konusu alacaklar bakımından; talep içeriğinden de anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken fark ücret alacağı, ilave tediye, akdi ikramiye ve verimliliği teşvik prim tutarlarını iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğundan, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı söz konusu alacakların, belirsiz alacak olmadığı-