Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında, şikayette hukuki yararın bulunmadığı belirtilen taşınmazın ... Parsel’de kayıtlı ..... numaralı bağımsız bölüm olduğuna değinildiği, ancak gerekçenin devamında söz konusu taşınmaza ilişkin şikayetin esastan reddedildiği ve ihale bedeli üzerinden para cezasına hükmedildiğinin belirtildiği, bu suretle kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiği anlaşıldığından, o halde; Bölge Adliye Mahkemesi’nce kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulmasının, HMK'nun 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olduğu-
Sıra cetvelindeki sıraya şikayet davası- Gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı- Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı ve  verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kıldığı-
Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulmasının hatalı olduğu-
İpotek maliklerinin kendi taşınmazları için ihalenin feshi talebinde bulunabileceği- Şikayetçinin şikayete konu her iki taşınmaz yönünden de ipotekli taşınmaz maliki olmadığı gibi tapu sicilindeki ilgili ya da ihaleye pey süren kişi de olmadığı görülmekle Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçinin ihalenin feshi şikayetinin her iki taşınmaz yönünden de aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerekeceği- Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının 1 numaralı bendinde; "...Davacı ......... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,” denildikten sonra 3 numaralı bendin (a) fıkrasında aynı kişi hakkında “ ... 8231 parsel 14 numaralı bağımsız bölümün ihalesinin feshine ilişkin şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine,...” şeklinde HMK. nın 359/2. maddesine aykırı olarak hüküm oluşturulması kendi içerisinde çelişki uyandırmakta olup, infazında şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde istinaf başvurusu “esastan reddedildikten” sonra bu defa işin esasına girilerek şikayetçinin lehine olacak şekilde şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince gerekçede icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş ise de, hüküm kısmında takibin iptaline karar verilmesi sonucunda kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulmasının HMK'nın 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçede İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verilmişse de , hüküm kısmında İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Mahkemesine iade edilmesine karar verilmesi sonucunda kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulmasının HMK'nın 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçede şikayetçiler hakkında açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş ise de, hüküm kısmında anılan kişiler yönünden açılan davanın HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi sonucunda kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, o halde, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması HMK'nın 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olup, anılan çelişki giderilmek suretiyle yeniden hüküm tesisi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasının gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesi kabulüne göre de, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği halde, birleşen dosyalar yönüyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Gerekçe - hüküm çelişkisi 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılığın dahi başlı başına bozma sebebi olduğu- Bu hususun HMK.'nun 298/2. maddesinde de "Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz." şeklinde özellikle düzenlendiği-
Yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği, kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmekle, mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
Özel Dairece davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmekle bozma kapsamı dışında kalan bu yönlerin kesinleştiği, usulî kazanılmış hakkın istisnalarının bulunmadığı, davalı sürücü aleyhine olan bozma nedenine ise mahkemece direnilmesi karşısında artık davalı şirketin kendisi yönünden kesinleşen bu kararı temyiz etmekte hukukî yararının bulunmadığı-