Bölge Adliye Mahkemesi'nin doğru bir şekilde istinaf sebeplerini değerlendirdiği, yerinde görmediği, ancak kamu düzeni nedeni ile yaptığı değerlendirme sonucunda; “1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, HMK'nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni bakımından resen yapılan inceleme sonucunda” mahkeme kararını kaldırarak, yeniden esas hakkında karar verdiği, Bölge Adliye Mahkemesince gerekçeye uygun şekilde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hem istinaf başvurusunun esastan reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu hususun açık maddi hata olduğunun anlaşıldığı ve yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde " ihalenin feshine karar verilmesi " gerektiğinin kabul edilmesine rağmen hükümde " davacıların ihalenin feshi şikayetinin REDDİNE," karar verilmesi HMK.'nın 298/2. maddesinin yasakladığı anlamda gerekçe hüküm çelişkisi olup, Bölge Adliye Mahkemesinin 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına ve HMK. nun 298/2. maddesine aykırı olduğu anlaşılan kararının bozulması gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf edenin/edenlerin bildirdiği istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ancak hükmün, kamu düzeni açısından doğru olmadığı ya da gerekçe açısından yanlış/eksiklik olduğu hususlarını karar gerekçesinde açıklayarak, gerekçeye uygun şekilde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız takipte itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatı istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, İlk Derece Mahkemesince yüze karşı verilen kısa kararda, itirazın kaldırılması talebinin reddine, sair hususların gerekçeli kararda belirtilmesine karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği, 10.4.1992 tarih ve 1991/7 E.-1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni olduğu, bu durumda, İlk Derece Mahkemesince yapılacak işin, bozmadan önce verilen kararla bağlı olmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm kısmı olup, bozularak tamamen ortadan kaldırılan bir karara dayanarak muhtıra gönderilmesinin yerinde olmadığı-
Kısa kararının tefhimi üzerine 10 günlük istinaf süresinde süre tutum dilekçesi sunulmadığından süresinden sonra yapılan istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerektiği (İstinaf yasa yoluna başvuru süresinin tefhimden itibaren başlatabilmesi için kurulan kısa kararın gerekçe içermesinin yasal bir zorunluluk olduğuna ilişkin itirazın kabul görmediği)- 650.000,00 TL bedelli senet üzerindeki "iş bu emre muharrer senet aynen döviz cinsi üzerinden ödenecektir" ibaresiyle, 650.000,00 TL'nin ödeme tarihindeki kura göre döviz cinsinden ödeneceğini düzenlediğinden senedin geçerliliğini etkilemeyeceği- "Borçlunun borca itirazı ile çelişen imza inkarı" dinlenmeyeceğinden, borçlunun imza inkarında bulunduktan sonra senedin teminat olarak verildiğini beyan etmekle borca itiraz etmesi halinde artık imza inkarının dinlenmeyeceği-
Uyuşmazlık, davalı tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalı olan aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası sonucunda araçta yolcu olan davacının yaralanmasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir...
Takip dayanağı ilamın Yargıtay incelemesi sonucu bozulması karşısında Mahkemenin “ davanın konusuz kaldığına“ ilişkin gerekçesi yerinde olduğundan, davacı/borçlunun esasa ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak, mahkemenin gerekçesi dahi açıklanmayan “davacının şikayetinde haklı görülmediği“ şeklindeki kanaatinin yerinde olmadığı- Mahkemece, bozmaya uyulmakla üçüncü kişinin lehine doğan usuli kazanılmış hak göz ardı edilmek suretiyle, davacı üçüncü kişinin dava tarihi itibarı ile şikayetinde haklı olduğu hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamından anlaşıldığı halde davacının yaptığı yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ve karar-ilam harcının davalıya yükletilmesi gerekirken, mahkemece gerekçesi dahi açıklanmadan, kanaate dayalı olarak davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasının ve davacının davalının yaptığı yargılama giderlerinden sorumlu tutulup, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Satış ilanının tebliğinden itibaren yasal 7 günlük hak düşürücü sürede şikayet yoluna başvurmayan davacıların artırmaya hazırlık işlemleri ile ilgili ihalenin feshi davasında bu hususları ileri süremeyeceği-, Kendisinden başkalarına tebligat yapılmadığı ya da usulsüz tebliğ edildiği iddialarının ancak ilgilisi tarafından ileri sürülebileceği- Dosya kapak hesabına ilişkin şikayetin fesih sebebi olmadığı- İhale tarihinden önce alacağı temlik eden .............. Anonim Şirketi'nin karar başlığında davalı olarak gösterilmesinin mahallinde düzeltilebilecek maddi hata olduğu-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 100. maddesinde kısmi ödemelerin öncelikle faizden ve masraftan mahsup edileceği- Mahkemenin gerekçeli karar başlığında mirası reddeden ..........., ............. ve ................'nın davacı mirasçılar olarak gösterilmesinin ve hüküm kısmında mirası reddedenler yönüyle hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-