Hisse devir sözleşmeleri karşılığında verilen bonoların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı vekili, davalılardan birine devredilen anonim şirket hisselerinin karşılığında müvekkiline verilen iki adet bononun ödenmediğini ileri sürdüğü, mahkemece de takibe ve davaya konu bonolardan birinin hisse devir sözleşmesine istinaden verildiği, bedelinin ödendiğinin ise ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, ticari davalara bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu, bu durumda, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesine hükmetmek gerekeceği-
Duruşmada davalılar vekilinin söz konusu davalıların dava konusu taşınmazda hak sahibi olabileceği ve araştırılması gerektiğini beyan ettiği, bu durumda taşınmazla ilgili mülkiyet ihtilafı bulunup bu tür davanın tapuda kayıt düzeltilmesi istemiyle sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceği, hal böyle olunca davanın görev nedeniyle reddi gerekeceği-
Mahkeme tarafından kazayı yapan aracın önceki sigorta poliçeleri de getirilerek davalı sigorta şirketine sigortalı olup olmadığı araştırılıp husumetin davalı sigorta şirketine yöneltilip yöneltilmeyeceği değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı firmanın defter bulunmadığı, ön projede borcun hangi vadede bir vadede ne şekilde ödeneceğinin açıklanmadığı oysa İİK. 286 'da sayılan belgelerin ibrazının her bir davacı yönünden özel dava şartı olduğu ve her bir davacı yönünden dava şartlarının varlığının yargılanmanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği-
Davacı şirketin sigortalısının kullanımındaki iş yerinin bulunduğu ana taşınmazın, kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu; davacıya sigortalı iş yerinde bulunan malların bina ortak giderinden sızan sular sebebiyle dahili su hasarına maruz kalarak hasarlandığı gerekçesiyle davalıya husumet yöneltildiği görüldüğünden, ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğunun kabulü gerekeceği-
Dava dilekçesi ekinde İİK 285 v.d. maddeleri gereğince sunulması gerekli belgelerin hiçbirinin ibraz edilmediği ve 02.06.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Konkordato Gider Avansı Tarifesinde belirtilen gerekli gider avansının da yatırılmadığı görülmüş olup, bu hususların dava şartı olduğu, dava şartlarının varlığı yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği-
Tek başına tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklığa karşı davanın açılıp sonuçlandırılmasının usule ve kanuna aykırı olduğu- Mahkemece adi ortaklığı oluşturan şirketlerin belirlenip dava dilekçesini bu şirketlere ayrı ayrı tebliğiyle taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Eksik gider avansının yatırılması konusunda, usulüne uygun ve gerekli koşulları haiz meşruhatlı davetiye borçluya tebliğ edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, borçlu yerine, alacaklı vekiline gönderilen davetiye sonucunda, gider avansı yatırılmadığı için borca itiraza ilişkin açılan davanın "açılmamış sayılmasına" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının talebi dava konusu bina ve dükkanların mevcut değerlerinin ve satışı yapılan değerlerinin ve satışı yapılması halinde bu bedellerinin vekil edenlerine aidiyetine karar verilmesi olup, davacının eldeki bu açmakta güncel hukuki yararının olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre eda davası açarak dava konusu binaların ve dükkanların bedelini talep etmesi mümkün iken, eda davası yerine tespit davası açmasında hukuki yararlarının bulunmadığı-
Bünyesinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesi olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahibi açısından güdülen amacın kullanmak için konut edinmek değil, arsasının değerlenmesini sağlayacak yapının arsa üzerine yapılması olduğu- Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı geç teslim kira tazminatına istemine ilişkin uyuşmazlığın 6502 s. Kanun kapsamında bir uyuşmazlık olmadığı- Tarafların tacir olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, TTK. mad. 4/1'de, TBK'nın 470 vd. maddelerine atıf yapılmadığından davanın mutlak ticari dava niteliğinin de bulunmadığı gözetilerek asliye hukuk mahkemesince uyuşmazlığın görülmesi gerektiği- HMK. mad. 115/2 uyarınca, dava şartı noksanlığını tespit eden mahkemenin davanın usulden reddine karar vermesi gerektiği-
