Mahkemece, yapılan başvurunun niteliği gözetilerek İİK'nun 18/1. ve HMK'nun 150. ile 320/4. maddeleri gereğince davanın 2. kez takipsiz bırakıldığı celsede “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilip işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken Dairemizce maddi hataya müsteniden onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerektiği-
İstihkak davalarının İİK’nin 97/11. maddesi uyarınca genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabi olduğu, mahkemece, ilk işlemden kaldırma kararı ve yenilemeden sonra, davacının mazeretini belgelendirmemiş olması nedeniyle mazeretin reddine karar verildiği, davanın 29.03.2016 tarihli celsede davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken dosya işlemden kaldırılıp üç aylık yenileme süresinin beklenmesinden sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değil ise de karar sonuç itibariyle doğru olduğundan HUMK'un 438/son maddesi uyarınca kararın gerekçesi düzeltilmiş bu haliyle onanmasına karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davanın, 25.08.2011 tarihinde henüz 6100 sayılı yeni HMK yürürlüğe girmeden açıldığı, mahkemece dava ilk olarak 03.10.2013 tarihinde, 6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra işlemden kaldırıldığı,1086 sayılı HUMK'nın 578. maddesinde “İşbu kanun müktesep hakları ihlal etmemek şartiyle makabline şamildir.” hükmünü içerse de; 6100 sayılı HMK'nun zaman bakımından uygulanma başlığını taşıyan 448. maddesinde “(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” denilmek suretiyle usul hükümlerinin zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık ilkesi benimsenmiş olup, somut olayda dosya, yeni 6100 sayılı Yasa döneminde ilk kez işlemden kaldırıldığına ve mülga 1086 sayılı Yasa döneminde henüz bir işlemden kaldırma kararı verilmediğine göre kazanılmış bir haktan da söz edilemeyeceği, bu nedenlerle, mahkemece 6100 sayılı HMK'nun 320/4. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde esastan davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Somut olayda, davacılar tarafından 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun uyarınca  ... Defterdarının kayyım olarak atanmasının istenildiği, bahsi geçen Kanun uyarınca Hazinenin hak ve menfaatinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, bu kapsamda kayyımdan delillerinin sorulup toplanması ve tüm deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- O hâlde, HMK 'nın 320. maddesinin 1. fıkrasında, “mümkün olan hâllerde” taraflar duruşmaya davet edilmeksizin karar verileceği düzenlenmiş ise de, dosyada mevcut delillerin karar verilmesine yeterli görülmediğinin kabulü zorunlu olup; somut olayda, dosya üzerinden karar verilebilmesi için “mümkün olan hâller” bulunmadığından, taraflara hukuki dinlenilme hakkı tanınmadan ve taraflar duruşmaya davet edilmeden karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacılar tarafından 3561 sayılı Yasa uyarınca Kayseri Defterdarının kayyım olarak atanmasının istenildiği, bahsi geçen Kanun uyarınca Hazinenin hak ve menfaatinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, bu kapsamda kayyımdan delillerinin sorulup toplanması ve tüm deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- HMK 320/1'de “mümkün olan hâllerde” taraflar duruşmaya davet edilmeksizin karar verileceği düzenlenmişse de, dosyada mevcut delillerin karar verilmesine yeterli görülmediği- Kayyım tayini istemine konu basit yargılama usulüne tabi eldeki davada, dosya üzerinden karar verilebilmesi için “mümkün olan hâller” bulunmadığından, taraflara hukuki dinlenilme hakkı tanınmadan ve taraflar duruşmaya davet edilmeden karar verilemeyeceği-
Davanın, hizmet tespiti istemine ilişkin olduğu- 01.10.2011 tarihinden önce ilk kez işlemden kaldırılmasına karar verilen dava bakımından, henüz 6100 Sayılı Yasa yürürlükte olmadığından yazılı şekilde karar verilmesinin mümkün olmadığı, 05.04.2019 tarihli celsede gelmeyen davacı hakkında dosyayı işlemden kaldırmak ve şayet davacı avukatı tarafından gerekli usuli işlemler gerçekleştirilirse yargılamaya devam edilmek gerekirken, henüz koşulları oluşmamışken, 6100 sayılı HMK'nun 320/4 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mazeretin kabulü ya da reddine dair değerlendirme yapmaksızın dosyanın işlemden kaldırılması ve sonrasında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece her ne kadar davacı vekilinin geçerli mazeret bildirmediği gerekçesiyle davanın HMK'nın 150/6. ve 320. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; dosyada davacı vekilince ........... ve ............ tarihini kapsayan iki günlük sağlık raporunun dosyaya ibraz edildiği görüldüğünden, usul ekonomisi de gözetilerek dosyanın geldiği aşama itibariyle mazeretin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
HUMK’nın 429. maddesinin ikinci fıkrasında “…Mahkeme, temyiz edenden 434'üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir” hükmünün öngörüldüğü- Bu açık hüküm karşısında yerel mahkemenin Özel Dairece verilen bozma kararından sonra duruşma açarak tarafların beyanlarını almaksızın kendiliğinden ve dosya üzerinden direnme kararı vermesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğu- Bu durumda yasal düzenlemelere uygun şekilde oluşturulmuş bir direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği-