Velayetin düzenlenmesinde asıl olanın, küçüğün yararının korunması ve geleceğinin güvence altına alınması olduğu ve mahkemece yargılama aşamasında taraflarca ileri sürülen iddiaların, meydana gelen yeni gelişmelerin göz önünde tutularak tüm delillerin büyük bir titizlikle incelenerek sonuca gidilmesi gererktiği- Davacı baba dava dilekçesinde tanık deliline dayanmasına karşın mahkemece davacı tarafa tanıklarını bildirmesi için gerekli imkân tanınmadan, hukuki dinlenilme hakkına aykırı olacak şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu- Sadece pedagog tarafından düzenlenen uzman raporu dikkate alınarak bir değerlendirilme yapılmasının hatalı olduğu- Mahkemece davacı tanıkları dinlendikten ve aile mahkemesi bünyesinde bulunan "psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan" oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındıktan sonra diğer tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle velayet hususunda bir karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişi raporunda imzanın borçlunun eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde "kesin bir görüş" bildiriminde bulunulmadığı görülmediğinden, bilirkişi raporunda yer alan belirsizliğin borçlu lehine yorumlanmasının zorunlu olduğu; takibe başlayan ve icra dosyasına sunduğu senetteki imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklı olup, bu iddiayı ispat külfetinin de alacaklıya ait olduğu- Adli Tıp Kurumu'nca düzenlenen rapor içeriğine göre borçlunun itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
HMK. mad. 62 uyarınca, davanın ihbarı ile yargılamanın başka bir güne bırakılamayacağı ve ihbarın mahkeme dışı vasıtalarla da yapılabileceği- Mahkemece, bildirilen adresler esas alınarak ihbar dilekçesinin tebliğe çıkarılması ile yetinilmesinin yerinde olduğu- İhbar olunan şirketlerin “bildirecekleri delillerinin toplanması”nın taraflarca getirilme ilkesine aykırılık teşkil edeceği- (HMK. mad. 25)- İşiçilik alacaklarına ilişkin davada davalının davanın ihbarını istediği şirketlerin adreslerinin ilgili ticaret odalarından araştırılmasının ve varsa bildirecekleri delillerin toplanmasının gerekmediği, mahkemece dosyanın geldiği aşama dikkate alınarak aynı celse açık yargılamaya son verilerek esas hakkında hüküm kurulmasının isabetsiz olmadığı-
Duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması ve delillerin değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bir usul hükmünün yürürlüğe girmesinden sonra bir dava açılırsa bu davaya yeni usul kurallarının uygulanmasının esas olduğu, usul hükümleri kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacağı, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacağı- Mevzuatımızda UYAP sisteminden öğrenme diye bir tebligat usulü bulunmadığından, mazeret dilekçesinde talep olsa bile duruşma gününün UYAP sisteminden öğrenilmesine karar verilemeyeceği-
Duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması ve hukukun cevaz verdiği hallerinde veya Kanun'un duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı durumlarda dosya üzerinden karar verilebileceği, Kanun'un açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemeyeceği- Savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası'nın 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesinin mümkün bulunmadığı-
Haksız azledilen avukatın ücretin tamamına hak kazanacağı- 16.03.2011 tarihinde davalıya karşı açılan davada dava dilekçesinde dava değeri 100.000 TL olarak gösterilmiş olup davacı avukat 16.07.2012 tarihinde azledildiğine göre, avukatın Avukatlık Kanunu mad. 164/4 gereğince müdeaabbih olarak gösterilen 100.000 TL.nin % 10 ile % 20 si arasında bir ücrete hak kazanacağı-
Avukatın mazeret sunduğu dilekçede aynı gün katılması gereken duruşmaya ilişkin esas numarasını bildirdiği, yine yokluğunda tespit edilerek aynı güne bırakılan duruşmaya bizzat katıldığı anlaşılmakla, davacı vekilinin mazeretinin kabulü ile davaya kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği-
Davacıların duruşmaya katılmadıkları ve bunlar yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği halde ve sonrasında da herhangi bir yenileme işlemi yapılmadığından HMK. mad. 320/4 gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Vasi tayini davasının duruşma açılarak görülmesi gerektiği-