Genel haciz yoluyla yapılan takiplerde “zamanaşımı” dahil her türlü itirazın icra dairesine yapılması gerekeceği; icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirilecek itirazın sonuç doğurmayacağı- Takip talebine aykırı ödeme emri gönderilmesinin bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili olduğu ve süresiz şikayete tabi olduğu- Takip talebiyle (6.014,00 TL asıl alacak, 16.760,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam) 22.774,22 üzerinden takip başlatılmışken ödeme emrinde, takip talebinden farklı olarak alacak miktarının (3.500 asıl alacak, 2.514,00 TL dönem faizi, 16.760,00 TL geçmiş günler faizi olmak üzere toplan) 22.774,00 TL yer alması halinde, ödeme enirinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurarak; faizin başlangıç tarihine, faiz oranının kaynağına ilişkin belgenin ödeme emri ekinde gönderilmediğine” dair, İİK.’nun 58/3 ve 61/I maddesine dayalı olarak “ödeme emrinin iptali”ni istemesinin “şikayet” niteliğinde olduğu-
“Avalist” konumundaki kişi hakkında bonoya dayanılarak takip yapılabileceği; bunun ya başlangıçta esas borçlu ile birlikte aynı takip dosyasından veya onun hakkında ayrı bir takip yapılarak daha önce başlatılmış olan borçlu hakkındaki takiple birleştirilerek yürütülebileceği-
‘Takip talebi’ne uygun olarak düzenlenmeyen ödeme emrinin süresiz şikayet yolu ile iptali gerekeceği–
Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, taraf ehliyeti de olmadığı; bu husus kamu düzeninden olduğundan mahkemece doğrudan doğruya dikkate alınacağı; adi ortaklık adına çıkartılan ödeme emrinin de bu nedenle geçerliliğinin bulunmadığı; bu hususun süresiz şikayet nedeni olduğu-
Ödeme emrinde yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmemiş olması halinde mahkemece kamu düzenine ilişkin olan bu hususun doğrudan doğruya gözetilerek “ödeme emrinin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinde faiz oranının, faiz başlangıç tarihinin ve asıl alacak ile faiz miktarının gösterilmemiş olması nedenine dayalı şikayetin, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi günlük sürede yapılması gerekeceği-
“İtiraz” ile “şikayet”in birbirinden ayrı ayrı kurumlar olup, aralarında ‘nitelik’ ve ‘sonuç’ bakımından farklar bulunduğu; takibin esasına ilişkin olarak icra dairesi’ne yapılan itirazın, icra mahkemesine yapılan şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği–
Borçluya çıkarılan tebliğin bila tebliğ döndüğü ve bugüne kadar kendisine ödeme emrinin tebliğ edilememiş olduğu, alacaklı vekilinin talebiyle tapu sicil müdürlüğünce borçlunun daha önce ihtiyati haciz konulan taşınmazı üzerindeki haczin yenilendiği, ve bu haciz işlemini haricen öğrenen borçlu tarafından meskeniyet şikayetinde bulunulduğu fakat, kesin haczin ancak ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra istenebileceği-
Alacaklının  yetkili icra  müdürlüğünde ödeme emrini tebliğe  çıkartma işleminden borçluya karşı takibi sürdürme iradesinin varlığı anlaşıldığı, yargılama aşamasında da bu iradenin alacaklının, borçlunun itirazın reddine karar verilmesini istemesinden devam ettiği anlaşıldığına göre, bu durumda borçlunun itirazının süresinde olduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekeceği-