Yayında yapılan değerlendirmelere göre davacı, hastasının tedavisini aksatan ve görevini ihmal eden bir kişi olarak gösterildiğinden, haberin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu benimsenip davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-
Yayının veriliş anındaki beliriş biçimine uygun olarak yapıldığı ve böylece görünür gerçekliğe uygun olduğu benimsenerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalıların ileri sürdüğü eleştiriler düşünce açıklaması kapsamında olup davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Ortada henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte mahkeme kararına dayanan bir alacak söz konusu olup; bu nedenle öncelikle bu mahkeme kararının sonucu beklenmeli, bundan sonra tüm kanıtlar yeniden değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Şikayet için yeterli emarenin var olduğunun kabulü ve diğer davalılar tanık olarak bildiklerini açıklamış olup, yalancı tanıklık yaptıkları da kanıtlanmadığına göre salt tanıklık yapmış olmalarının manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını gerektirmeyeceği-
Olayla ilgisi bulunmayan davacının, hırsız olarak gösterilmiş olmasının onun kişilik hakkına saldırı oluşturacağı ve davacının fotoğrafının teknik bir hata nedeniyle yayımlanmış olmasının sonuca etkisinin olmadığı-
Davalının, davacının kişilik haklarına zarar vermek amacıyla değil, şikayet için yeterli kuşku bulunması nedeniyle şikayette bulunduğu sonucuna varıldığından manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Katıldığı televizyon programında bir kanser hastasının beş ay içinde öleceğini söyleyen doktorun bu davranışının meslek odası yöneticilerine sorulması üzerine, olayın meslek ilkeleri ve hukuki sonuçlarının tartışılarak irdelenmesinin doğal olduğu- Basının da konuyla ilgili soruşturma açılıp açılmayacağını, ilgiliye daha önce ceza verilip verilmediğini sormasının görevleri arasında olduğu-
E. ve söylemleri daha uygun bir dil kullanılarak eleştirilebilecekken "yüzsüz" nitelemesi ile eleştirilmiş olması davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı-
Ceza Mahkemesinin maddi olgunun belirlenmesine ilişkin cezalandırma kararı hukuk mahkemesi yönünden bağlayıcı olduğundan, davalının hakaret suçundan cezalandırıldığına ilişkin karar kesinleştiği için söylenen sözün iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilmesinin doğru olmayacağı-