Borçlu tarafından yapılan itirazda, alacaklı ile aralarındaki ......... tarihli yazılı kira sözleşmesinin taraflarca imzalanan ........... tarihli sulh protokolü ile feshedildiğinin, protokol gereğince taşınmaz tahliye ve teslim edildiğinden protokol tarihi itibariyle kira ilişkisinin sona erdiğinin, daha sonrasında yapılan bir sözlü kira akdi bulunmadığının ileri sürüldüğünün, yargılama aşamasında da aynı itirazların yinelendiğinin görüldüğü, taraflarca dosyalara sunulan ve imzası ikrar edilen ............. tarihli sulh protokolünün incelenmesinde; protokolün karşılıklı edimler içerdiği, borçlunun taşınmazı tahliye etmesi durumunda yazılı kira akdinin feshedileceğinin kararlaştırıldığı, borçlu tarafından tahliyenin gerçekleştiğinin ispatlanamadığı görülmüş olup borçlu yönünden kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin kabulü gerekeceği, o halde, mahkemece, borçlu yönünden, alacaklı tarafından dava dilekçesi ile birlikte sunulan ve kira alacağına yönelik yapıldığı kabul edilen ödeme belgeleri üzerinde durularak, anılan ödemelerin takibe konu ayların kiralarına ilişkin olup olmadığı değerlendirilmek ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle alacak miktarının tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Bölge adliye mahkemesince; borçlunun süre tutum dilekçesi içeriği gözetilerek yalnız kamu düzeniyle ilgili hususların incelenmesi ile yetinilmesi gerekirken, süresinden sonra sunulan gerekçeli istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenler esas alınarak, borçlu itirazı ve cevap dilekçesi kapsamı ile dar yetkili icra mahkemesinde İİK.269 vd. maddeleri gereğince çözümünün mümkün olmadığı, ihtilafın esastan çözümüne yönelik karar verilemeyeceği gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı borçluya usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmeden, ödeme ve itiraz süreleri de işlemeye başlamayacağından davacı alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını ve tahliye isteyemeyeceği, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, bu gerekçeyle davacı alacaklının itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin reddi gerekeceği-
Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağından, tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davaya dayanak olan icra takip dosyası içeriğinden anlaşılacağı üzere ödeme emrinin borçlu şirkete 06.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, itirazın 21.07.2015 tarihinde yapıldığı görülmekte olup İcra ve İflas Kanunu 62. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz yapılması gerekirken yasal süre geçtikten sonra yapılan itirazın takibi durdurmayacağı, bu durumda icra takibi kesinleştiğinden geçerli bir itiraza dayalı açılmayıp, hukuki yarar bulunmayan itirazın kaldırılması talebinin kabul edilmesinin doğru olmadığı-
Kira alacağını talep hakkı kiraya verene aitse de, kiraya veren dışında, malikin de mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman kira alacağının tahsilini isteyebileceği- Önceden kira bedellerinin kendisine ödenmesini ihtar etmesi koşuluyla kiraya veren olmayan malikin de temerrüt nedenine dayanarak "tahliye" talebinde bulunabileceği- Husumet ehliyetinin her zaman ileri sürülebileceği- Kiralanan paylı mülkiyete konu ise, pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerektiği- Davaya konu kiralanan taşınmazın tapu kayıtlarının bulunmadığı, malik olanların belirlenemediği, yine, davacıların sıfatı ile takip başlatan alacaklının kiralanan taşınmaz ile bağının tespitine dair bir belge olmadığı anlaşılmakla; Tarafların taraf ve dava ehliyetine ilişkin durum resen yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gereken bir husus olup, takip başlatan alacaklı ile davalı borçlu şirket arasında kira akdinin olduğuna ilişkin İİK’nın 68. maddesi anlamında bir kira sözleşmesi de ibraz edilmediğinden, öncelikle bu noktada, takip başlatan alacaklının takip ehliyetinin tespiti dolayısıyla da, davalının husumete ilişkin itirazlarının re'sen değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği Kira sözleşmesinde, birden fazla kiraya verenin olduğu ve aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, kiraya verenlerin ölümü halinde de, mirasçıların birlikte talep etmesi ile tahliye kararı verilebileceğinin gözönünde bulundurulması gerektiği- Kiraya verenlerin veya tapu maliklerinin ancak payları oranında alacak talebinde bulunabilecekleri-
Ödeme emrinin hiç tebliğ edilmemiş olması halinde, borçlunun takibi haricen öğrenerek itirazda bulunması durumunda itirazın geçerli olmadığı- Borçluya usule uygun olarak ödeme emri tebliğ edildiğinden ve ödeme emri tebliğ edilmekle de icra takip süreci devam edeceğinden, borçlunun tebliğden önce yaptığı itirazı geçerli olduğu- Mahkemece kira ilişkisini ve kira bedelini inkar etmemiş olan davalı borçlunun ödeme iddiası üzerinde durulup takibe konu alacağın ödenip ödenmediğinin tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmayacağından haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı- Kiracı borçluya çıkartılan ödeme emri tebligatı önce bila tebliğ iade edilmesi ve kiracı borçlunun takipten haricen haberdar olup takibe itirazından sonra borçluya tebligat yapılmış olması halinde, alacaklının da ihtilafı sürdürdüğü anlaşıldığından, borçlu kiracının itirazı geçerli olup takibin duracağı ve bu durumda da kiralayan alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile kiracı borçlu hakkında tahliye şartlarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerektiği-
Borçlular, "kiralanan taşınmazın harabe bir bina olup otel ve pansiyon olarak kullanılmak üzere kiralandığını, ancak taşınmaza "tadilat, onarım ve inşaat izni" verilmediğinden taşınmazın kullanılamadığını, bu sebeple kira sözleşmesinin feshedildiğini, feshedilmiş kira sözleşmesi nedeniyle icra takibi başlatılamayacağını" belirterek borca ve takibe itiraz etmiş olduğundan, borçluların ödeme emrine itirazları, kira akdi dışındaki itirazlardan olup, "kiranın sair bir sebeple istenemeyeceğinin" İİK. mad. 269/c'de belirtilen belgelerle ispatlamalarının zorunlu olduğu- Borçluların taşınmaza tadilat, onarım ve inşaat izni verilmemesi nedeniyle kiralananı kullanamadıklarından dolayı kira sözleşmesini haklı sebeple feshettikleri iddiaları, yargılamayı gerektirdiğinden, "kira bedelinin sair bir sebeple istenemeyeceği" iddiasının İİK. mad. 269/c kapsamında ispatlanamamış olduğu ve bu nedenle, mahkemece itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi gerektiği- 6570 s. Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun ve TBK. mad. 347/1 kapsamında, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracının, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmak suretiyle kira sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirilebileceği, ancak TBK. mad. 347/2 gereği, genel hükümlere göre fesih hakkının kullanabilmesi için şartların oluşup oluşmadığı yargılamayı gerektirmekte olup, bu durumun dar yetkili icra mahkemesinde irdelenemeyeceği-
Kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmaması durumunda, şekil şartlarına (TBK. mad. 583) uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesinin geçersiz olacağı- Bölge Adliye Mahkemesince davacının itirazın kaldırılması isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacı alacaklı tarafından takip yapıldığı ve dava açıldığı tarih itibariyle kiralanan tahliye edilmemiş olduğundan davacının takip yapmakta ve dava açmakta haklı olduğu ve davanın açılmasına sebebiyet veren davalı dava devam ederken kiralananı tahliye etmediğinden, tahliye davalı lehine hak doğurmayacağından davalı lehine icra inkar tazminatı ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği-