2886 s. Devlet İhale Kanunu uyarınca takibe konu taşınmazların yap işlet devret modeli ile inşaası ve kiralanması için ihale şartnamesi hazırlandığı ve şartnameye uygun olarak 22/06/2005 tarihinde gerçekleştirilmiş olan ihale sonucunda 15 yıl süre ile alacaklıya ihale edildiği, anılan yap işlet devret sözleşmesinin dayanak kira sözleşmesi ile aynı tarihte sona erdiği, İdare Mahkemesi’nin ilamı ile alacaklı ile borçlu belediye arasında imzalanan bahse konu yap işlet devret sözleşmesinin kiralama süresinin 15 yıl olduğu, bu sürenin sözleşmenin imzalandığı 26/07/2005 tarihinde başladığı ve 26/07/2020 tarihinde sonra erdiği, alacaklının sözleşme süresi sona ermesine rağmen söz konusu taşınmazları borçluya teslim etmediği ve bu tarih itibariyle fuzuli şagil konumuna düştüğü uyuşmazlıkta, fuzuli şagil durumundaki davacı alacaklı ile davalı borçlu arasındaki yap işlet devret sözleşmesinin süresinin sona ermesi nedeniyle, sona erme tarihinden sonraki döneme ilişkin kira alacağının talep edilemeyeceği ve alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği- İtirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Borçluya tebliğ edilen ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, örnek 13 nolu tahliye ihtarlı ve 30 gün ödeme süreli ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği tarihe göre, davacı alacaklı tarafından tahliye istemli davanın, İİK. 269/1 gözetilmeksizin yasal 30 günlük süre beklenmeden açıldığından temerrüt oluşmadığı da gözetilerek tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davasına bakan mahkemenin, borçlu kiracının talebi üzerine teminat karşılığında tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verebileceği-
İtirazın kaldırılması istemine konu olan takip dayanağı kira sözleşmesi ile kiraya verilen kiralananın ürün kirası olmadığı, çatılı işyeri ile ilgili hükümlerin uygulanacağı hususu, kesinleşmiş sulh hukuk mahkemesi ilamı ile belirlenmiş olduğundan, icra mahkemesince sözleşmenin hasılat kirasına ilişkin olduğuna dair yapılan değerlendirme yerinde olmayıp, somut olayda İİK'nın 269/1. maddesi uyarınca borçluya tebliğ edilen ödeme emrinde verilen 30 günlük ödeme süresi içerisinde borçlu tarafından kira borcunun ödenmediği tespit edildiğinden, tahliye isteminin kabulü yerine reddinin isabetsiz olduğu-
Borçlu tarafından takip talebine ve ödeme emrine eklenen kira sözleşmesine karşı çıkılmamış takip talebinde tahliyesi istenilen taşınmaz adresi ile takip talebine eklenen kira sözleşmesindeki taşınmaz adresinin birbirinden farklı olduğu itirazının ileri sürülmediği, davalı kiracının kira akdine itirazının bulunmadığı nazara alındığında taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin kesinleştiği, bu durumda takip talebinde yazılı olan kiralanan taşınmaz bakımından borçlunun temerrüdünün gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dekontlarında borçlu tarafından kira borcunun hangi aya ait olduğunun açıklanması halinde, TBK’nın 102. maddesinin uygulanamayacağı ve ödemelerin daha önce muaccel olan kira borcu için yapıldığının kabul edilemeyeceği-
TBK.'nin 583. maddesi hükümlerine göre kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefaletin geçerli olmayacağı- Kira sözleşmesinin Özel Şartlar başlıklı bölümünün 19. maddesinde ''Bir kira ödenmediği takdirde gelecek kiraların muaccel olacağı"nın kararlaştırıldığı, bu durumda bu hükmün uygulanabilmesi için mahkemece kiracının tacir olup olmadığı araştırılarak tacir olması halinde hakkında TBK.'nin 346. maddesinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süre ile uygulanamayacağının gözetilmesi, tacir olmadığının anlaşılması halinde ise yeni yasal düzenleme karşısında muacceliyet koşulunun davalı kiracı yönünden geçersiz hale geldiği kabul edilerek değerlendirme yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekeceği-
"Süre tutum” adı verilen dilekçe verilmesinden sonra, gerekçeli kararın tebliğine rağmen temyiz gerekçelerini içeren temyiz dilekçesi ibraz edilmemesi durumunda, sadece kanunun açık hükmüne aykırılık ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak temyiz incelemesinin gerçekleştirilmesi gerektiği- Alacaklı tarafından kiracı borçlu aleyhine başlatılan kira alacağının tahsili amacıyla tahliye talepli ilamsız icra takibinde "2013 yılı Nisan ayı kira bedeli" yönünden borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, buradan varılacak sonuca göre sadece Nisan ayı kira bedelinin fer’îleri yönünden itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMKda düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı için İİK. 269/a'da öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmayacağı, ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. maddesinin uygulanacağı-  Alacaklı vekili, İİK’nın 269/a maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı, davalı şirketi muhatap göstererek 09.07.2012 tarihinde fesih ihtarnamesi göndermiş ve ihtarnamede muaccel kira borcunu ödemeyen kiracıya borcunu ödemesi için Kanun’da öngörülen otuz günlük mehil vermiştir; temerrüt ihtarnamesi 11.07.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı şirket otuz günlük yasal süreyi geçirdikten sonra  ödemede bulunmuş ve temerrüt olgusu gerçekleşmiş olduğundan mahkemece, davalı şirket hakkında temerrüt nedeniyle tahliye kararı verilmesi gerektiği- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, "davalının kira sözleşmesini kiracı ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, sözleşmeyi şirket temsilcisi olarak imzalamadığı, bu nedenle kiracının davalı Y.E.Ö. olduğu, temerrüt ihtarnamesinde muhatap olarak sadece davalı şirketin gösterildiği, davalı kiracı Y.E.Ö.’ın gösterilmediği, geçersiz ihtarnameye dayanılarak temerrüt nedeniyle tahliye isteminde bulunulamayacağı, direnme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği" görüşü ileri sürülmüş ise de, Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMK’nın 102 ila 104. maddelerinde düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı- İİK’nın 269/a maddesinde öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmayacağı, ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. madde hükmü uygulanacağı- Alacaklı vekili, İİK. 269/a uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-