Borçlu şirkete tebliğe çıkarılan hesap kat ihtarnamesinin işyeri sahibinin kardeşine tebliğ edilmesi halinde usulsüz olacağı- Yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından, şikayetçi borçlu şirket hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emri gönderilmek suretiyle takip yapılmasının mümkün olmadığı-
İpotek akit tablosunun incelenmesinde kredi sözleşmesinin kefili olan kişinin kefalet borçlarının ipoteğin teminatı kapsamında olmadığı anlaşıldığından, asıl borçluyu takibe dahil edilip icra emri tebliğ ettirmesi için alacaklıya süre verilmesi gerektiği-
İpotek akit tablosu içeriğine göre, 30 ay süreyle ipotek tesis edildiği kararlaştırıldığından ve takip tarihinde alacağın muaccel olduğu görüldüğünden, icra müdürünün muaccel olan ipotek nedeniyle icra emri göndermesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Üçüncü kişinin, hem asıl borç için ipotek vermesi, hem de asıl borca müteselsil kefil olması halinde, alacaklının o kişiye karşı, hem (asıl borçlu ile birlikte) ipotek veren üçüncü kişi sıfatı ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceği, hem de ipotek limiti dışında kalan alacak bölümü için müteselsil kefil sıfatı ile genel haciz yolu ile takip yapabileceği- Kredi sözleşmesinin müteselsil kefillerinin, kendi kefaletlerinin teminatı olarak ipotek vermeleri halinde, asıl borçlu gibi haklarında öncelikle İİK'nun 45. maddesinde öngörülen rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması gerektiği- Alacağın ipotekle karşılanmayan kısmı için müteselsil kefil aleyhine genel haciz yolu ile takip yapılabileceği- Borçlu kendi kefalet borcunun teminatı olarak ipotek vermemiş veya ilamsız icra takibine konu alacak, ipotekle karşılanmayan alacaklı kısmı ise önceden rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmadan önce müteselsil kefil aleyhine genel haciz yolu ile takip yapılabileceği- Müteselsil kefili olduğu borç için ayrıca ipotek alınmış ise, TBK. mad. 586 uyarınca alacaklının asıl borçluya takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkca ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerektiği-
Alacağın varlığı ve miktarı 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından, mahkemece bu yönde bir ilam alınmadan başlatılan icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği- İİK. mad. 68/b ve 150/ı 'nın tüketici (konut) kredilerinde uygulanma olanağı olmadığı- İlam niteliği bulunmayan belgeye yönelik şikayetin süresiz olarak ileri sürülebileceği-
K. takdirine itiraza yönelik icra mahkemesi kararlarının kesin nitelikte olduğu- Faize yönelik şikayetler uyarınca, itiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçluların temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarı, alacaklının talebini aşmamak koşuluyla ve kredi sözleşmesi hükümleri de göz önüne alınmak suretiyle incelenerek Yargıtay denetimine olanak tanıyacak biçimde bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve asıl borçluya kat ihtarı tebliğ ettirilemediğine dair yanılgılı değerlendirmeden yolu çıkılarak ihtarın İİK'nun 68/b, 149 ve 150/1. maddesindeki sonuçları doğurmayacağı sebebi ile borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece; tereke kapsamında kalan ipotek alacağına ilişkin takipte tüm mirasçılar alacaklı olarak yer alması gerekirken bu husus gözardı edilmek suretiyle takip yapılmasının mümkün olmadığından bahisle itirazın kaldırılması isteminin reddi gerekeceği-
Asıl borçlunun şikayetçi şirket, ipotekli taşınmazın maliklerinin ise gerçek kişi 3. kişiler olduğu, ipotekli taşınmazın malikleri hakkında verilmiş iflas erteleme veya ihtiyati tedbir kararı bulunmasa da, takip, asıl borçlunun borçlarından dolayı söz konusu şirket lehine verilen ipoteklere dayalı olarak başlatıldığı anlaşılmakla, iflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararı gereğince, takibe devam edilemeyeceği ve ipotek konusu taşınmazların satışı gerçekleştirilemeyeceği-
İpotekli taşınmaz maliki K. Y.'ın şikayet tarihinden sonra takibe dahil edildiği, davanın açılmasına alacaklı sebebiyet vermiş olduğundan bu durumda; şikayetçi aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçi vekilinin yüzüne karşı tebliğ edilen icra mahkemesi kararı üzerine, süre tutum dilekçesi verilmiş olup, mahkemece, temyiz harcının yatırılması hususunda şikayetçi vekiline süre verilmemiş olduğundan, ve Yargıtya'ca temyiz harcının tamamlanması prosedürünün işletilmesi için dosyanın geri çevrildiği ve süresinde temyiz harcının yatırıldığı anlaşıldığından, temyiz isteminin incelenmesi gerekeceği- Kira bedelinin ödendiği yönündeki iddia ile kur farkı nedeniyle talep edilen bedelin iptaline ilişkin talebin mahkemece tartışılıp değerlendirilmesi gerektiği-