Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin ve böylece davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesini sağlamanın hakkın kötüye kullanılması olduğu; hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı-
Red sebebi aynı olan davalılar vekilleri lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Tescil işleminin idari nitelikte bir işlem olup Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının kabulüne bağlı doğal bir sonuç olduğu, bu nedenle tescil isteminin ayrı bir dava olarak değerlendirilemeyeceği, buna göre Y,İDK kararının iptaline karar verilmekle birlikte, tescil isteminin reddedildiğinden bahisle davacının bir kısım yargılama giderinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Bonodaki imzanın borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte en azından ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- İmzaya itirazı kabul edilen borçlu kendisini bir vekille temsil ettirdiği halde, borçlu yararına 6100 Sayılı HMK’nun 323. ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 11/3. maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmediğinden, mahkemece, anılan yasa hükmü uyarınca, alacaklının tazminat ve para cezasına mahkûm edilmesi ve ayrıca borçlu lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerektiği- İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğunun kabul edileceği, aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. Kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken ölüm tarihinde muris adına kayıtlı araç bulunup bulunmadığı araştırılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Mirasın hükmen reddi (TMK. mad. 605/2) istemine ilişkin davada, "davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına" karar verildiği göz önünde bulundurularak, yargılama gideri ve harçtan "davalının" değil, "davacının" sorumlu tutulması gerektiği-
İcra mahkemesince hükmolunan yargılama giderinin neden ibaret olduğunun açıklanarak buna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı yararına tapu iptali ve tescile konu edilen bağımsız bölümlerin arsa değerleri üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretinden herbir bağımsız bölüm maliki olan davalıların hissesi oranında sorumlu olacağı- Yıkılan iki adet bina değeri ile yıkılan binaların kira getirisinden oluşan alacağın davalı yüklenici şirketten tahsiline karar verilmesine rağmen, kabul edilen toplam alacak miktarı üzerinden haklılık oranına göre hesaplanan vekalet ücreti, harç, yargılama giderlerinden sadece davalı şirketin sorumlu olacağı gözetilmeksizin ve ayrıca tapu iptali ve tescil hükmü yönünden ise iptale konu olan bağımsız bölümlerin arsa değerleri üzerinden hesaplanacak harç ve yargılama giderlerinden davalı yüklenici dışındaki bağımsız bölüm maliki olan diğer davalıların hisseleri oranında sorumlu olacakları dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesine rastlanılmadığı halde, talep miktarını aşar şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacı aleyhine dava konusu ödeme emrinin tanziminde kusuru bulunmayan ve kusuru ile dava açılmasına sebep olmayan davalı Kurumun vekalet ücreti ile sorumlu tutulmaması gerektiği-
Yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi, mahkemece talep şartı aranmaksızın re'sen karara bağlanması gerekeceği-
Her ne kadar mahkemece bozma ilamından sonraki ıslah talebinin reddine karar vermek gerektiği, bir usul işlemi olan ıslah talebinin reddedilmesi nedeniyle davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmediği belirtilmiş ise de, 6100 sayılı HMK'nın 323. maddesinde yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinin aynı Yasa'nın 326/1 maddesi uyarınca aleyhine hüküm verilen taraftan alınması gerektiği nazara alınarak maddi tazminat isteminin reddedilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine nisbi vekalet ücreti takdiri gerekeceği-