Mahkemece, eşya ve ziynet alacağına yönelik davanın tümü reddedilmiş gibi değerlendirilerek eşya ve ziynet alacağı talep miktarının toplamı üzerinden davalı yararına yararına vekalet ücreti, davacı yararına da yasal mal rejimin mal rejimine dönüştürülmesi talebini kabulü nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmedildiği; eşya alacağı davası, eşyaların yargılamanın ilerleyen aşamalarında davalı tarafından davacıya teslim edilip konusuz kaldığına göre, davacının eşya alacağı davası açmasında haklı olduğu kabulü ile, eşya alacağına konu edilen miktar üzerinden davacı yararına, reddedilen ziynet talebi üzerinden davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulduğuna göre peşin alınan harçtan maktu karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla alınan harcın davacıya iadesinin gerektiği; mahkemece bu kural gözardı edilerek yazılı biçimde nispi karar ve ilam harcının davacıya yükletilmesinin hatalı olduğu-
Temyiz harcının kaynağı, HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken HUMK'nun 434/2 maddesi ve 10.05.1965 tarih 1965/1-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı olduğu; bu İçtihadı Birleştirme Kurulu kararına göre, temyiz yoluna başvurmada maktu ilam harcının tamamının ya da nispi ilam harcının 1/4'nün peşin olarak alınması gerektiği; kabul ile sonuçlanan davada hükmü temyiz eden davalı 3. kişinin maktu temyiz karar harcını yatırmakla yetindiği anlaşıldığından, nispi harca tabi davalarda hükmü temyiz eden davalının, mahkemece hüküm altına alınan karar ve ilam harcının dörtte birini peşin olarak yatırması gerektiği-
İcra takibinin, ilamda hükmedilen vekalet ücreti alacağına ilişkin olduğu, vekalet ücreti taraf lehine hükmedildiğinden, alacaklı şirket adına vekil tarafından takip yapıldığı ve alacağın tahsil edildiği, asil adına tekrar, diğer vekil tarafından vekalet ücreti alacağı için başlatılan takibin mükerrer olduğu, bu nedenle şikayetin kabulü ile ikinci takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İşe başlatmama tazminatının talepten az veya sendikal nedenle 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca belirlenmemesi, davalı yararına avukatlık ücretinin kabulünü ve yargılama giderlerinin paylaştırılmasını gerektirmeyeceğinden davalı yararına avukatlık ücretine ve yargılama giderinden kısmi sorumlululuğa karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
HMK'nın 331. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedeceği; davada her iki tarafın da kısmen haklı çıkması durumunda, mahkemenin, yargılama harç ve giderlerini, haklı çıkma oranına göre taraflar arasında paylaştıracağı; (HMK m. 326/2) davadaki haklılık oranının dava edilenin bir bölümüne göre değil, tamamına göre belirleneceği; Davada haklı çıkan taraf, davayı vekil vasıtasıyla takip etmiş ise, lehine vekalet ücretine hükmedileceği; davanın kısmen kabulü halinde, kabul edilen miktar için davacı, reddedilen miktar için de davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği -
Kıdem ve ihbar tazminatı hesaplamasına esas ücret belirlenirken davacı işçiye sağlanan sosyal hakların parasal karşılığının da çıplak ücrete eklenmesi gerektiği- Davacıya sağlanan yol ve yemek sosyal haklarının gerekirse ilgili Ticaret ve Sanayi Odasına sorulmak suretiyle parasal karşılığı tespit edilerek tazminata esas ücret eklenmek suretiyle hesaplama yapılıp, davacının yapmış olduğu ödemeler mahsup edilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Fazla mesai ücreti gece çalışması gibi istisnalar hariç haftalık 45 saati aşan çalışmalar için söz konusu olup, fazla mesai süresinin haftalık çalışma süresi üzerinden hesaplanması gerektiği, günlük çalışma süresi üzerinden hesaplama yapılamayacağı- Tanık beyanlarına göre gece ve gündüz olmak üzere işyerinde vardiyalı çalışma yapıldığı anlaşıldığından, gece vardiyasında günlük 7,5 saati aşan çalışmaların fazla mesai hesaplamasında dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Davacının işyerine ulaşım için yolda geçirdiği sürelerin çalışma süresi içerisinde değerlendirilemeyeceği- Günlük çalışma süresi hesaplanırken davacı işçinin fiilen çalıştığı sürelerin dikkate alınacağı- Davacı tanıkları işyerinde 07.00-18.00 saatleri arasında günlük 11 saat çalışıldığını, gece vardiyasında da yine 11 saat çalışıldığını beyan etmiş olduğundan, hesaplamaların bu saatler üzerinden yapılması gerektiği- Davalı tarafından fazla mesailere karşılık yapılan ödemelerin ait olduğu ayların hesaplamada dışlanmak yerine yapılan hesaplamadan mahsubunun da hatalı olduğu- Dosyada bulunan izin belgelerinin hesaplamalarda dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Gerekirse tanıklar yeniden dinlenmek suretiyle davacının vardiya sistemi belirlenerek davacı tanık beyanlarında belirtilen saatler üzerinden, gece vardiyasında çalışılan dönemler de belirlenip, gündüz vardiyası için haftalık çalışma süresi, gece vardiyası için ise günlük 7,5 saati aşan çalışma süresi hesaplanarak yapılan fazla mesailer belirlendikten sonra, dosyada bulunan izin belgelerinin ait olduğu dönemler ile davalı tarafından yapılan fazla mesai ödemelerinin ait olduğu aylar hesaplamalardan dışlanmak suretiyle çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Dosyaya "Pazar izinlerine mahsuben" açıklamalı izin talep formları sunulmuş olup bu formlardan davalı işyerinde hafta tatili izinlerinin toplu kullandırıldığı anlaşıldığından, bilirkişi raporunda bu izin belgelerinin dikkate alındığı belirtilmiş ise de ne şekilde dikkate alındığı denetime elverişli şekilde gösterilmediğinden ve diğer hastalık, mazeret gibi diğer izin belgelerinin de dikkate alınması gerektiğinden, mahkemece, tüm izin belgelerinin dökümü yapılarak davacının çalıştığı hafta tatilleri belirlenerek izin belgeleri ve tanık anlatımları da dikkate alınması, bordrolarda hafta tatili mesai adı altında yapılan zamlı ödemeler varsa bu aylar da hesaplamada dışlanarak çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT. mad. 13/1 gereği değeri parayla ölçülebilen davalarda hükmedilecek avukatlık ücretinin kabul ve reddedilen miktarı geçmemek koşuluyla aynı Tarifenin İkinci Kısmında belirlenen maktu ücretlerin altında kalmamak üzere nispi olarak hesaplanacağı düzenlendiği-
İİK. mad. 277 gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, dava önkoşul yokluğu nedeniyle reddedildiğinden kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali ve tahliye davası mahkemece kira ilişkisi ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; HMK'nun 323 ve 332. madde hükümlerine aykırı olarak davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olup hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekeceği-