Yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak (5) yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı- Hak düşürücü süre uygulamasında, hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak (5) yıllık sürenin hesaplanması gerektiği- Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği- Üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği-
Yargılama gideri olarak hükmolunan avukatlık ücretinin, ancak yargılamanın tarafları arasında geçerli olacağı- Takip borçlusunun, SGK’ya haciz bildirisi neticesinde yaptığı ödemelerin, takip alacaklısına ait olan vekalet ücretini de içerdiğinin kabulü gerektiği- Mahkemece, takip borçlusunca haciz bildirisine istinaden yapıldığı iddia edilen ödemelerin değerlendirilerek, itfa itirazı yönünden, TBK.’nun 100. maddesi dikkate alınmak suretiyle, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılıp karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun borca ve imzaya itirazının reddine karar verilmesi halinde kendisini bir vekille temsil ettiren alacaklı yararın vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Bir davada asıl talebin konusuz hale gelmesi durumunda, bunun fer'isi niteliğindeki diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilerek, bunlar hakkında da bir karar verilmesi yani dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tespit edilip, o tarafın HMK. mad. 323'de belirtilen yargılama giderlerine ve bu kapsamda sayılan vekalet ücretine mahkum edilmesi gerektiği-
Bir davada asıl talebin konusuz hale gelmesi durumunda, bunun fer'isi niteliğindeki diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tespiti ile, o tarafın HMK. mad. 323 gereğince yargılama giderlerine ve bu kapsamda sayılan vekalet ücretine mahkum edilmesi gerektiği-
Davayı kazanan taraf lehine, diğer yargılama giderleri ile birlikte, Avukatlık Kanunu mad. 169 uyarınca, vekalet ücreti ödenmesine hükmedilmesi gerektiği (HMK. mad. 323/1-ğ)- Mahkeme tarafından, bu vekalet ücretinin hesabında, davayı kazanan tarafın avukatı ile arasındaki vekalet ücreti sözleşmesinde kararlaştırılan ücretinin değil; Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri esas alınacağı ve avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hükmün verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınacağı (AK m. 168/3)- Avukatlık Ücret Tarifesinin 12/1 uyarınca; hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise; ilgili avukatlık ücretinin, tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenmesi gerekeceği- Davacı, asıl davada dava dilekçesi ile teminat tutarının, takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile, derdest takipli borca teminat olmak üzere icra dairesinin hesabına teminat olarak aktarılmasına karar verilmesini istemiş olup, bu haliyle davacının istemi, "depo edilen bedelin tahsili"ne yönelik olduğundan, "takibe konu alacağın, gayri nakdi olduğu"nun kabul edilemeyeceği ve bu durumda davalı yararına nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından Yasa'daki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu-