"Kayıt kabul" ve "kayıt terkini" davaları sonucunda verilen kararların temyiz süresinin -İİK. 164/I ve 364/II uyarınca- 10 gün olduğu–
İpoteğin «bir yıl (altı ay) müddetle (vâde ile) faizsiz» olarak kurulmuş olması halinde, alacaklının belirtilen bir yıllık süre geçtikten sonra «temerrüt faizi» talep edebileceği—
Masaya kaydı istenen alacağın üçüncü bir kişiye temlik edilmiş olması halinde, temlik eden alacaklı sıfatını kaybetmiş olacağından, aynı alacağın masaya kaydını isteyemeyeceği–
Sıra cetveline itiraz "kayıt terkini" davasının -kural olarak- sıra cetvelinin ilanından itibaren onbeş gün içinde açılması gerekeceği–
İpotek akdinin «faizsiz» olarak kurulmuş olması halinde, «vade tarihine kadar faiz istenemeyeceği, vadeden sonra faiz istenmesinin mümkün olduğu» yolundaki ilkenin, taraflarca ipotek akit tablosunda «vade tarihinden ipoteğin kaldırılacağı tarihe kadar da faiz istenemeyeceği»nin kararlaştırılmamış olması halinde geçerli olacağı—
Yabancı para alacağının iflâs masasına aynen kayıt ve kabulü, alacaklar arasındaki eşitlik ilkesine aykırı olacağından, yabancı para alacağının ‘yabancı para’ alacağı olarak masaya kaydedilmeyip -‘masaya kayıt tarihindeki’ değil- ‘if-lâs tarihindeki’ kur üzerinden Türk parasına çevrilerek iflâs masasına kaydedilmesi gerekeceği–
Vergi idaresi tarafından açılan ‘kayıt kabul davası’nda, adli yargı değil idari yargı görevli olduğundan, vergi alacağının iflâs idaresince reddedilemeyeceği, iflâs idaresinin vergi alacağını sıra cetveline kaydetip, müflisin yerine geçip vergi mahkemesine kendisinin itirazda bulunması gerekeceği- (İflâs idaresinin, vergi alacağını inceleme yetkisi bulunmadığından, bu alacağı aynen sıra cetveline geçirmek zorunda olduğu, daha sonra kendisinin müflisin başvurabileceği yollara başvurabileceği)–
Kanunda (İİK. 218, 219, 223/III) öngörülen usul ve sürelere uymadan doğrudan doğruya kayıt kabul davası açmış olan alacaklının davasının ilk oturumda davalı iflâs idaresi tarafından kabulü halinde, davacı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği–
Getirtilen ipotek tablosunda davacı lehine kurulmuş olan ipoteğin mahkemece öncelikle ‘anapara ipoteği’ mi yoksa ‘limit ipoteği’ mi olduğu belirlenmeli, buna göre MK'nun ilgili hükümleri de gözetilerek ‘ipoteğin teminat altına aldığı alacak miktarı’nın uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kurulu vasıtasıyla belirlenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği–