3. kişinin icra müdürlüğü'ne başvurusu alacaklıya ödenen paranın kendisine ait olduğu iddiasına dayalı İİK'nun 96. maddesi kapsamında istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürlüğünce istihkak prosedürü uygulanması gerekirken, paranın iadesine yönelik muhtıra çıkarılmasının doğru olmadığı-
Borçlunun, yapılan takipte fazla para tahsil olduğunu ya da yanlışlıkla bir ödemede bulunduğunu kanıtlarsa bu takdirde ödediği miktarı geri isteyebileceği-
İcra dairesinin, üçüncü kişi nezdinde borçluya ait alacak üzerine konan hacizlerle ilgili bilgiyi üçüncü kişiden alıp yapacağı sıra cetveline göre parayı alacaklılara paylaştırması gerektiği- Üçüncü kişiden gelen paranın dosya alacaklısına ödenmiş olmasının sıra cetveli yapılmasına engel olmadığı-
İcra dairesinden iade isteminde bulunan belediyenin icra takibinin borçlusu olmayıp takipte taraf olmayan 3. kişi olduğundan İİK.nun 361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamayacağı, üçüncü kişi tarafından yanlışlıkla yapıldığı iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden ancak adı geçen tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme davasında ileri sürülebileceği-
Borçlunun usulsüz tebligat şikayeti üzerine takibin durdurulması ve hacizlerin bu karar üzerine kaldırılmasının, İİK'nun 361. maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü için yeterli olmayıp, borçlunun ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabileceği-
Takibin şeklen kesinleştiği düşüncesiyle borçlunun üçüncü kişi banka şubesinde bulunan parasının haczi ile paranın takip dosyasına yatırılmasından sonra alacaklıya ödeme yapıldığı, daha sonra da borçlunun usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltildiği anlaşıldığına göre, alacaklıya fazladan ya da yanlışlıkla yapılan bir ödeme söz konusu olmadığından İİK.nun 361. maddesinin olayda uygulanamayacağı- İİK. 361'deki prosedüre uymadan doğrudan icra takibinin tarafı olmayan alacaklı vekilinin banka hesabına haciz konulmasının yasa hükmüne açıkça aykırılık teşkil edeceği-
Emekli maaşından yapılan kesintilerin iadesine yönelik istemin genel hukuk mahkemelerde istirdat talebine konu olabileceğinden, icra mahkemesince, henüz alacaklıya ödenmemiş icra kasasındaki paranın iadesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekeceği-
İcra memurunca sıra cetveli yapılmadan bir başka alacaklıya yapılan ödeme üzerine, bu işlem hakkında yapılan şikayetin kabulü ile memur işleminin iptaline karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi ile, icra müdürlüğünce alacaklıya ödenen paranın iadesi için muhtıra tebliğ edilmiş ise de iadenin mümkün olmadığı ve sıra cetveli düzenlenmeden yasaya aykırı olarak yapılan ödemeden dolayı uğranılan zararın İİK. mad. 5 uyarınca davalı Adalet Bakanlığı'ndan tahsiline karar verilmesi istenilmiş olup, davacı ve dava dışı diğer alacaklının aynı borçludan olan alacaklarını tahsil için borçluya ait fabrika binasında yaptıkları üzerine haciz konulan kumaşların aynı kumaşlar olup olamayacaklarının tekstil mühendisi bir bilirkişi ve icra hukukundan anlayan hukukçu bir bilirkişi tarafından incelenmesi, sonrasında sıra cetveli yapılmış olması halinde davacının kaçıncı sırada olacağının bulunması, paranın paylaştırılması sırasında kendisine ödeme yapılıp yapılmayacağının belirlenmesi tüm bu incelemeler sonucunda varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK.nun 361.maddesi hükmünün uygulanabilmesi için icra dairesince borçludan fazla para tahsil edilmiş olması ya da yanlışlıkla ödeme yapılmış olması gerektiği- Borçlunun usulsüz tebligatı şikayeti üzerine takibin durdurulması ve hacizlerin bu karar üzerine kaldırılması işleminin İİK.nun 361. maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü için yeterli olmadığı, borçlunun ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabileceği-
İcranın iadesine imkan verecek nitelikte kesinleşmiş bir mahkeme ilamı bulunmadığı gibi, haricen alacaklıya ödenen para icra müdürlüğünce tahsil edilmediğinden ve borçludan yanlışlıkla fazla para tahsili de söz konusu olmadığından olayda İİK'nun 40. ve 361. maddelerinin uygulanma yerinin bulunmadığı-