İcra müdürünün şikayetten önceki haciz işlemleri yasal zorunluluktan kaynaklandığı için, kesintilerin İİK'nun 361. maddesinin uygulanması suretiyle geri alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle, anılan istemin borçlu tarafından genel mahkemede açılacak bir istirdat (geri alma) davasında tartışılması gerekeceği, o halde; borçlunun maaşından yapılan kesintinin, İİK'un 361. maddesinin uygulanması sureti ile geri verilmesi mümkün olmayıp, fazladan yapıldığı iddia olunan kesintilerin şikayete konu takip dosya alacağından mahsubuna da imkan bulunmadığından mahkemece, borçlunun takas mahsup talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İlamda hüküm altına alınan nafaka alacağının tahsili amacıyla başlatılan takipte, dosyaya herhangi bir ödemenin yapılmadığı, alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünce yasa ve usule uygun olarak, borçlunun maaşına haciz konulduğu, şikayet tarihinden önceki tarihlerde maaşından bir kısım kesintilerin yapılarak dosyaya gönderildiği ve bu tahsilatların da bir kısmının alacaklı vekiline ödendiği, alacaklıya ödenmeyip icra dosyasında bekleyen bir kısmının ise borçluya iade edildiği, şikayet konusunun, alacaklıya yapılmış olan ödeme kısmına ilişkin olduğu tespit edildiğinden, icra müdürünün şikayetten önceki haciz işlemleri yasal zorunluluktan kaynaklandığı için, kesintilerin İİK'nun 361. maddesinin uygulanması suretiyle geri alınmasının mümkün olmadığı, anılan istemin borçlu tarafından genel mahkemelerde açılacak bir istirdat (geri alma) davasında tartışılması gerekeceği-
İade isteminde bulunanın, icra takibinin borçlusu olmayıp, borçlu hakkında ki başka bir takip dosyası alacaklısı olduğundan, İİK 361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamayacağı, başka takip dosyası alacaklısı tarafından yanlışlıkla ödendiği iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, ancak adı geçen tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürülebileceği-
TMK.'nun 182. maddesi uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısının, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eş olduğu, velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceğinin tabi olduğu, ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacağın takibe konu edilerek ödenmesinin istenebileceği, ancak çocuğun bunun tahsilini isteyemeyeceği-
Yerel mahkemenin kararı ile icranın geri bırakılmasına karar verildikten sonra yapılan kesintiler yasal olmadığından haczen tahsilat şeklinde icra kasasında biriken paranın borçluya ödenmesi doğru olup, bu ödenen paranın borçludan istenilmesi için çıkarılan muhtıranın iptali gerekeceği-
Temyize konu yerel mahkeme ilamının hüküm kısmında, "icra müdürlüğünce önce alacaklı yandan tarafların murisine ait veraset ilamını dosyaya sunması temin edilerek, veraset ilamındaki paylar oranında borçluların sorumluluğunun belirlenip, şikayetçi davacılardan fazla tahsilat yapıldığının tespit edilmesi halinde İİK’nun 361 madde hükümlerine göre işlem yapılmasına..." şeklinde hüküm kurulduğu görülmekte olup, anılan ilamın hüküm kısmı bu haliyle tereddüt doğurduğundan infaz kabiliyetinin bulunmadığının anlaşıldığı, zira, ilâmda, icra müdürlüğünce yapılmasına hükmedilen bu tespitin mahkemece yapılarak, borçlulara iade edilmesi gereken meblağın olup olmadığının, varsa ne kadar olduğunun belirlenmesinin gerektiği, tespit ve hesap için icra müdürlüğünün görevlendirilmesi, anılan ilamın infazında tereddüt yaratacağından, HMK'nun 297/2. maddesine uygun olarak tesis edilmiş bir hükmün varlığından sözedilemeyeceği-
Şikayet davasında kararın gerekçesindeki anlatımların, somut olay ile ilgisi olmayıp, tamamen farklı bir durum ile ilgisi olduğu anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Kesinleşen icra takibindeki haczedilen aracın satışının iptaline karar verilmesinin menfi tespit davasının konusuz kaldığı anlamına gelmeyeceği-
"Muhtıra çıkarılması" kararının icra mahkemesince iptal edilmesi üzerine, borçlunun söz konusu kararı temyiz etmeden ve söz konusu hüküm kaldırılmadan, iptal edilen muhtıranın hukuki sonuçlarının talep edilmesi halinde, mahkeme kararını uygulamak zorunda olan icra müdürlüğünün istemi reddetmesinde usulsüzlük bulunmadığı-
Mehil belgesinden de anlaşılacağı üzere borçlunun teminattan muaf olduğu, 27.04.2012 tarihli talebinde de yatırılan miktarın tehiri icra için teminat olduğu yönünde beyanda bulunmaksızın ödeme beyanında bulunduğu görülmekle 27.04.2012 tarihli icra dosyasına yapılan ödemenin dosya borcuna yönelik bir ödeme olduğunun kabulü gerekeceği-