İade isteminde bulunanın, icra takibinin borçlusu olmayıp, borçlu hakkında ki başka bir takip dosyası alacaklısı olduğundan, İİK 361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamayacağı, başka takip dosyası alacaklısı tarafından yanlışlıkla ödendiği iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, ancak adı geçen tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürülebileceği-
TMK.'nun 182. maddesi uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısının, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eş olduğu, velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceğinin tabi olduğu, ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacağın takibe konu edilerek ödenmesinin istenebileceği, ancak çocuğun bunun tahsilini isteyemeyeceği-
Yerel mahkemenin kararı ile icranın geri bırakılmasına karar verildikten sonra yapılan kesintiler yasal olmadığından haczen tahsilat şeklinde icra kasasında biriken paranın borçluya ödenmesi doğru olup, bu ödenen paranın borçludan istenilmesi için çıkarılan muhtıranın iptali gerekeceği-
Temyize konu yerel mahkeme ilamının hüküm kısmında, "icra müdürlüğünce önce alacaklı yandan tarafların murisine ait veraset ilamını dosyaya sunması temin edilerek, veraset ilamındaki paylar oranında borçluların sorumluluğunun belirlenip, şikayetçi davacılardan fazla tahsilat yapıldığının tespit edilmesi halinde İİK’nun 361 madde hükümlerine göre işlem yapılmasına..." şeklinde hüküm kurulduğu görülmekte olup, anılan ilamın hüküm kısmı bu haliyle tereddüt doğurduğundan infaz kabiliyetinin bulunmadığının anlaşıldığı, zira, ilâmda, icra müdürlüğünce yapılmasına hükmedilen bu tespitin mahkemece yapılarak, borçlulara iade edilmesi gereken meblağın olup olmadığının, varsa ne kadar olduğunun belirlenmesinin gerektiği, tespit ve hesap için icra müdürlüğünün görevlendirilmesi, anılan ilamın infazında tereddüt yaratacağından, HMK'nun 297/2. maddesine uygun olarak tesis edilmiş bir hükmün varlığından sözedilemeyeceği-
Şikayet davasında kararın gerekçesindeki anlatımların, somut olay ile ilgisi olmayıp, tamamen farklı bir durum ile ilgisi olduğu anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Kesinleşen icra takibindeki haczedilen aracın satışının iptaline karar verilmesinin menfi tespit davasının konusuz kaldığı anlamına gelmeyeceği-
"Muhtıra çıkarılması" kararının icra mahkemesince iptal edilmesi üzerine, borçlunun söz konusu kararı temyiz etmeden ve söz konusu hüküm kaldırılmadan, iptal edilen muhtıranın hukuki sonuçlarının talep edilmesi halinde, mahkeme kararını uygulamak zorunda olan icra müdürlüğünün istemi reddetmesinde usulsüzlük bulunmadığı-
Mehil belgesinden de anlaşılacağı üzere borçlunun teminattan muaf olduğu, 27.04.2012 tarihli talebinde de yatırılan miktarın tehiri icra için teminat olduğu yönünde beyanda bulunmaksızın ödeme beyanında bulunduğu görülmekle 27.04.2012 tarihli icra dosyasına yapılan ödemenin dosya borcuna yönelik bir ödeme olduğunun kabulü gerekeceği-
Çeke dayalı icra takibinde müteselsil borçlu tarafından takip borcunun ödendiği belirtildiğinden, mahkemece, takip borcu ile adı geçen dava dışı borçlunun ödediği miktar dikkate alınmak suretiyle borcun sona erip ermediğinin tespit edilmesi, fazla ödenen miktar varsa bunun iadesinin istenebileceği gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 361. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için icra dairesince "borçludan" tahsil edilmiş bir para mevcut olması gerektiği- İade isteminde bulunan, icra takibinin borçlusu olmayıp başka bir takip dosyası alacaklısı 3. kişi olduğundan, İİK. mad. 361 uyarınca iade talebinde bulunulamayacağı- Üçüncü kişi tarafından yanlışlıkla yapıldığı iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, bu hususun ancak adı geçen tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürülebileceği-