Mahkemece, 16.11.2011 tarihli duruşmada, tahkikat duruşmasının 28.12.2012 tarihinde yapılacağına ilişkin tutanak tebliğ mahiyetinde olmak üzere davacı vekiline verildiğine göre, bir sonraki duruşma tarihine ilişkin bu husus maddi hataya dayanıyor ise ayrı bir tutanak ile bu durumun tespiti ve yeni duruşma gününün davacı vekiline bildirilmesi gerekirken, tutanakta belirtilen tarihten önce duruşma yapılarak dosyanın işlemden kaldırılmasının ve daha sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesinin de doğru olmadığı, çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmamasının doğru olmayacağı-
Borca itirazın mahkemece mutlaka duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği, dosya üzerinden karar verilemeyeceği, borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK. mad. 150 hükmünün uygulanması gerektiği-
Borçlu, "çeklerin elinden rızası dışında çıktığını, kendisinden sonra ciro silsilesinde yer alan cirantalar ile aralarında hiçbir ticari ilişkinin olmadığını ve dolayısıyla hamile borcunun bulunmadığını" iddia etmiş ise de, bu def'ileri hamile karşı ileri süremeyeceği gibi, hamilin, çekleri iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini de kanıtlayamamış olduğundan, mahkemece, takibin iptali isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Kadastro öncesi kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal ve harici satın alma hukuksal nedenlerine dayalı olarak TMK'nun 713-1 ve 996 maddeleri ile 3402 sayılı yasanın 14. maddesi gereğince açılmış mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali tescil davası- Duruşmanın açılması kararı önceki kanun döneminde olduğuna göre, duruşmanın takip edilmemesine bağlanan hukuki sonuçlar da önceki yasa hükümlerine göre doğar. Yani davacı yararına ilk yenilemeden sonra bir defa daha dosyayı takipsiz bırakabilme hususunda kazanılmış hak doğar. Bundan sonra yürürlüğe giren kanun hükmü bu hakkı ortadan kaldırmaz. Bu nedenle HUMK'nun 409. maddesi gereğince davacının davasını 3. kez takipsiz bırakması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilir.
Duruşma davetiye masrafının mahkemeye zamanında ulaşmasına, hatalı da olsa mazeret beyanı içeren bir dilekçe var iken UYAP ortamında hazırlanan yeni duruşma gününü bildirir tebligatın davacı vekiline tebliğe gönderilmemesi neticesinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davanın, İİK'nın 94. maddesinden kaynaklanan tescil istemine ilişkin olduğu, harici satım sözleşmesindeki değer sözleşmenin tarafı olmayanlar açısından bağlayıcı olmadığından davacı ile temlik alan yönünden bağlayıcı olmadığı, bu nedenle, uyuşmazlık konusu olan taşınmazların harca esas değerlerinin saptanması amacıyla mahallinde keşif yapılmak suretiyle harca esas değerleri belirlenerek, belirlenen bu değer üzerinden eksik harcın tamamlanmasına karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar usulüne uygun olarak haberdar edildiği duruşmaya gelmedikleri ya da gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde davanın üç ay içerisinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verileceği-
Borçluların itirazının alacaklıya tebliğ edilmeden itirazın iptali davasının açılmasının, ihtiyati haciz kararının icrasını engellememesi gerekeceği-
Yargılama sırasında, davalı kooperatifin iflasına karar verildiğinden ve karar kesinleştiğinden, eldeki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre açılan alacak istemine ilişkin davanın, yasa gereği “kayıt kabul” davasına döndüğü, kayıt kabul davalarında ise, hüküm altına alınan miktarın iflas masasına kaydına karar verilmesi gerekirken, mahkemece, kabulüne karar verilen alacağın, davalıdan tahsiline yönelik hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
