Harcı yatırmayan davacılar yönünden 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 30. ve 6100 sayılı HMK’nin 150. (HUMK’nun 409.) maddesi uyarınca öncelikle dosyanın işlemden kaldırılması, yasal süresi içerisinde harç ikmal edilmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken doğrudan davanın usulden reddi ile anılan davacılar aleyhine nispi vekalet ücretine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
6100 sayılı HMK'nın 150/1. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilebilmesi için tarafların usulüne uygun şekilde davet edilmiş olmaları ve buna rağmen duruşmaya gelmemeleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirmeleri gerekeceği, olayda davanın açılmamış sayılması koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği-
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından sunulan hizmetlerin karşılığı olarak alınan harcın yasaya dayalı olarak alınması ve yükümlüsünün de kanunun amacına uygun olarak bu hizmetten yararlanan kişiler olması gerektiği- Anayasanın harç alınmasındaki kanunilik ilkesi gereğince Harçlar Kanunu'nun 1. maddesinde alınacak harçlar arasında yargı harçlarının da sayıldığı, yargı harcı hizmetin karşılığı olan harcın ödenmesi koşuluna bağladığından bu kuralın Anayasa'nın 36. maddesindeki hak arama özgürlüğünü sınırlandıran bir kural olmadığı- Yasa'nın emredici hükümleri gözetilerek yargılama sırasında taşınmazın mahkemece tespit edilen değeri dava dilekçesinde gösterilen değerden daha yüksek olduğundan tespit edilen değere göre Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince eksik nispi harcın tamamlanması aksi halde müteakip yargılama işlemlerine devam edilmeyerek dosyanın işlemden kaldırılması Harçlar Kanunu 30 ve 32. maddesinde yasal zorunluluk olarak öngörüldüğünden, davada, harcın yükümlüsü davacı olmasına karşılık ilamda bakiye karar ve ilam harcının davalıdan alınmasına karar verilmesi suretiyle Anayasa ve Yasa ile belirlenen ''Harçların kanuniliği ilkesi'' ihlal edilerek davacının başlangıçta yatırması gereken harçtan davalının sorumlu tutulması suretiyle harcın hem ödeme zamanının hem de yükümlüsünün değiştirilerek, yasa koyucunun amacına aykırı şekilde yargı hizmetinden harç ödenmeden yararlanma olanağının tanınmış olmasına göre, davanın esası hakkında hüküm verilemeyeceği dikkate alınarak, öncelikle diğer yönleri incelenmeksizin mahkeme kararının 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30 ve 32. maddesi gereğince işlem yapılmak, harç ikmal edildiği taktirde davaya devam ederek işin esası hakkında karar verilmek, harç tamamlanmadığı taktirde ise dosyanın HMK mad. 150 gereğince işlemden kaldırılmasına ve yasal süresi içerisinde harcı yatırılmak suretiyle yenilenmediği taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği- Birleşen davada 1,2,3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin tapu iptali ve tescili istenilmesine rağmen, mahkemece HMK mad. 26'da düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde 39758 Ada 8 ile 9 parsel nolu taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Karar kesinleşinceye kadar davadan feragat mümkün ise de, mahkemece, bir karar verilip, davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında davacı tarafından davadan feragat edildiğine ve bu aşamada feragat hakkında karar verme yetkisi mahalli mahkemeye ait bulunduğuna göre vaki feragat hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Davalının dava tarihinde hükümlü olarak ceza evinde olması nedeniyle davalının vesayet altına alınıp alınmadığı araştırılarak, vesayet altına alınmış ise tebligatların vasisine yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra müteakip işlemlerin buna göre sürdürülmesi gerekirken, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 184, 186 ve 150. maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davalı tarafın savunma hakkını sınırlar mahiyette, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanınmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı-
İddianın ileri sürülüş biçiminden davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu, hal böyle olunca; işin esasının, davacının ön inceleme duruşmasındaki beyanı ve HMK 150.maddesi gözetilmek suretiyle incelenerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece keşfen dava değeri belirlenmeden, dava dilekçesi ekindeki dilekçede belirlenen değer esas alınarak 1 aylık süre verilmek suretiyle sonuca gidildiği, davacı vekilinin, taşınmazın niteliğinde değişiklik olduğu keşif yapılarak belirlenecek gerçek değer üzerinden harç ikmali yapılması gerektiği yönünde ki itirazı dikkate alınmadan ön inceleme aşaması atlanarak, dosya üzerinden yazılı şekilde karar verildiğinden, HMK 137. ve 142. maddeleri arasında düzenlenen ön inceleme aşamasının tamamlanması, davalı tarafın dava değerine itirazı gözetilerek taşınmazın dava tarihinde ki değeri üzerinden Harçlara Kanunu'nun 30 maddesinde belirtildiği şekilde sonraki duruşmaya kadar eksik harcın tamamlanması için süre verilmesi, eksik harcın tamamlanmaması halinde HMK 150. maddesi gereğince öncelikle dosyanın işlemden kaldırılmasına, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içinde yenilenmemesi halinde de davanın açılmamış sayılmasına, harcın tamamlanması halinde ise, işin esasına girerek karar verilmesi gerekeceği-
Taraflara usulüne uygun duruşma günü tebliğ edilmesi gerekirken davacı tarafın savunma hakkı kısıtlanacak biçimde, tebligat yapılmadan dosya işlemden kaldırılıp, sonrasında da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Taraflara gönderilen tebligat zarfı içinde sadece Yargıtay bozma ilamının bulunduğunun yazılı olduğu, duruşma günü ya da tensip zaptının tebliğine dair UYAP kayıtlarına işlenmiş bir bildirimin bulunmadığı, duruşma gününden usulüne uygun şekilde haberdar edilmeyen davacı vekilince duruşmaya gelinmemesi sebebi ile dosyanın işlemden kaldırılması ve üç aylık süre sonunda da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsiz olduğu-
Hükmüne uyulan bozma ilamında davacının dava konusu ettiği payı yönünden davanın HMK 150. maddesi (HUMK 409. maddesi) gereğince işlemden kaldırılmasına ve sonuçta da açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmeksizin doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-