Mahkemece süre verilmesine rağmen eksik harcın tamamlanmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına, üç ay içinde harç yatırılarak davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Hakimin kanundaki süreleri artıramayacağı, eksiltemeyeceği- Eksik harcın ikmali için gelecek celseye kadar süre tanınması gerekirken, mahkemece davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilmesinin hatalı olduğu- Harç ikmaline ilişkin ara kararı yerine getirilmediği takdirde, HMK'nın 150. maddesi gereği dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece doğrudan açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen değerleri üzerinden davacının miras payına isabet eden kısmın saptanması, ondan sonra eksik harç tespit edilerek davacıya sonraki celseye kadar süre verilmesi, mahkemece (belirlenen değer üzerinden) harcın tamamlanmaması durumunda dosyanın işlemden kaldırılması ve şartlar oluştuğu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece 20.10.2015 tarihli oturumda davacı vekilince belgelenmeyen mazeretin reddine karar verilerek HMK'nin 150/1 maddesi uyarınca dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilince 23.10.2015 tarihinde UYAP sistemi üzerinden elektronik imzalı olarak davanın yenilenmesi talebine ilişkin dilekçe gönderildiği, bu durumda mahkemece davacı vekilince HMK.'nun 150. maddesi gereğince süresinde yenilenen davanın esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesi hakiminin, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı vereceği, bu nedenle borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
Anayasanın 141/son ve HMK'nin 30. maddelerine göre; "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması" biçiminde açıklanan temel ilke çerçevesinde, davacının duruşmaya katılmama gerekçesi "geçerli bir özür" olarak kabül edilebilir ise yargılamaya devam edilmesi ve dosyanın işlemden kaldırılmaması gerektiği-
Davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine rağmen davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdiri konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Ölen davacının terekesine atanan temsilcinin davet edildiği duruşmaya gelmediği gibi davalı tarafın da duruşmaya katılmadığı anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK'nın 150/1. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarının nispi esas üzerinden harca tabi olduğu- Maktu başvuru harcı ve alacak tutarı ile haczedilen dava konusu mahcuzların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4'ü anılan Kanun'un 28. maddesi uyarınca peşin olarak ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağının bulunmadığı-
Dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup, davacının süresi içerisinde yenileme dilekçesi verdiği, dilekçenin ve duruşma gününün davalıya tebliğ edilmeden, yokluğunda yargılamaya devam edilip, davacı tanıklarının dinlenmesi ve esas hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İş kazası nedeniyle sol el işaret parmağından yaralanan davacının iş göremezlik derecesinin % 3,30 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacı işçinin % 20, davalı işverenin ise % 80 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, iş kazası sonucunda davacı işçinin iş göremezlik derecesi ve tarafların kusur oranları ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında hükmedilen 10.000,00TL manevi tazminat miktarının fazla olduğu, (matematiksel olmamak koşuluyla) uygun bir indirim yapılmak suretiyle manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği- Davacı işçi vekili tarafından "maddi ve manevi tazminat ile birlikte kıdem tazminatı faiz alacağının" da talep edildiği, ancak bu talebi ibraz ettiği (...2008 havale tarihli dilekçe ile) "atiye bıraktıklarını" belirttiği; yine duruşmada davacı işçi vekilinin "kıdem tazminatı faiz alacağı talebini atiye terk ettiği" yönündeki açıklaması zapta geçirildikten sonra bu talebe ilişkin olarak davalı işveren vekiline söz verildiği, davalı işveren vekilinin ise "atiye terk talebine bir diyeceklerinin olmadığını" ifade ettiği; bu beyanını da sonra bir celsede de tekrar ettiği uyuşmazlıkta, davacı tarafın talebinin davayı gelecekte tekrar açabilmek hakkı baki kalmak üzere geri alma iradesi mahiyetinde bulunduğu, davalı tarafın, davacı işçi vekilinin atiye terk talebine karşı bir diyeceklerinin olmadığı yönündeki beyanın ise davayı geri almaya muvafakat niteliğinde olduğu anlaşılmakla,  davada HUMK’nın 409. maddesinin değil, aynı Kanun’un 185. maddesinin uygulanacağı, kıdem tazminatı faiz alacağı bakımından esasa yönelik bir karar verilemeyeceğinden, bu konuda mahkemece verilen “karar verilmesine yer olmadığı” şeklindeki karar doğru olmakla birlikte, geri alınan dava için davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-