İş kazası nedeniyle sol el işaret parmağından yaralanan davacının iş göremezlik derecesinin % 3,30 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacı işçinin % 20, davalı işverenin ise % 80 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, iş kazası sonucunda davacı işçinin iş göremezlik derecesi ve tarafların kusur oranları ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında hükmedilen 10.000,00TL manevi tazminat miktarının fazla olduğu, (matematiksel olmamak koşuluyla) uygun bir indirim yapılmak suretiyle manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği- Davacı işçi vekili tarafından "maddi ve manevi tazminat ile birlikte kıdem tazminatı faiz alacağının" da talep edildiği, ancak bu talebi ibraz ettiği (...2008 havale tarihli dilekçe ile) "atiye bıraktıklarını" belirttiği; yine duruşmada davacı işçi vekilinin "kıdem tazminatı faiz alacağı talebini atiye terk ettiği" yönündeki açıklaması zapta geçirildikten sonra bu talebe ilişkin olarak davalı işveren vekiline söz verildiği, davalı işveren vekilinin ise "atiye terk talebine bir diyeceklerinin olmadığını" ifade ettiği; bu beyanını da sonra bir celsede de tekrar ettiği uyuşmazlıkta, davacı tarafın talebinin davayı gelecekte tekrar açabilmek hakkı baki kalmak üzere geri alma iradesi mahiyetinde bulunduğu, davalı tarafın, davacı işçi vekilinin atiye terk talebine karşı bir diyeceklerinin olmadığı yönündeki beyanın ise davayı geri almaya muvafakat niteliğinde olduğu anlaşılmakla,  davada HUMK’nın 409. maddesinin değil, aynı Kanun’un 185. maddesinin uygulanacağı, kıdem tazminatı faiz alacağı bakımından esasa yönelik bir karar verilemeyeceğinden, bu konuda mahkemece verilen “karar verilmesine yer olmadığı” şeklindeki karar doğru olmakla birlikte, geri alınan dava için davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davacı vekili tarafından 12.07.2011 tarihli duruşmaya katılamayacağını bildiren usulüne uygun olarak 11.07.2011 havale tarihli mazeret dilekçesi sunulduğu, ancak dilekçenin sehven başka bir dava dosyası içerisine alındığı, bu hususun hükümden sonra hakim tarafından 15.07.2011 tarihinde tutanağa bağlandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin mazeret dilekçesinin değerlendirilmeden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Yasal süresi içinde borçlunun yenileme dilekçesinin Uyap sistemine kaydedildiği anlaşılmakla, mahkemece yargılamaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava İİK'nun 18. maddesi uyarınca şikayet niteliğinde olup HMK'nun 150. maddesinin uygulanmayacağı, taraflar gelmeseler bile yargılama yapılması ve şikayet incelenip karar verilmesi gerekirken takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına ve süresinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece davacıya dava konusu tazminat değerinin belirlenmesi ve nispi harç eksikliğinin tamamlaması için yargılama sırasında süre verildiği, davacının belirlenen süreden sonra harç yatırdığı gerekçesi ile tazminat talebinin usulden reddine karar verildiği ancak davacının belirlenen duruşma günü olan duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığı görüldüğünden HMK. mad. 150 uyarınca dosyanın öncelikle işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Duruşmaya ilişkin kararın tebliğ edildiği vekilin davacının vekilinin yanında SSK'lı olarak çalıştığı, dava dosyasına vekaletnamesini ibraz ederken tebligatların davacı vekiline tebliğ edilmesinin istendiği görülmesine rağmen mahkemece bunun yerine dava dilekçesine beyan ettiği adres haricinde başka bir adrese tebligat çıkartarak tebligatın aynı konutta beraber ikamet ettiği eşine tebligat yapılmasının geçerli olmadığı-
Üç aylık hak düşürücü süre içinde yenilenmeyen davanın H.M.K.nun 150/5 maddesi hükmünce açılmamış sayılması gerektiği-
Mahkemece ilk tarafların katılmadığı duruşmada dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilip, yasal süreler beklendikten sonra davacı, tazminat yönünden dosyasını takip etmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, yasal süreler beklenmeden yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Davacının, davanın açılması sırasında yatırması gereken nispi karar ve ilam harcının peşin ödenmesi gereken kısmını yatırmadığı ve mahkemece de yargılama aşamasında ikmal ettirilmediği, davacı tarafından maktu harç yatırıldığı anlaşıldığından, mahkemece, dava değeri üzerinden peşin karar ve ilam harcının tamamlattırılması ve anılan eksiklikler giderildikten sonra genel hükümlere göre yargılama yapılıp davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve terekeye iade, olmadığı takdirde tenkis isteği- Elbirliği mülkiyetinin geçerli olduğu terekeye iade istekli davalarda terekeye temsilci atanması durumunda, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği ve davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı- Dava dışı mirasçının davaya muvafakat vermemesi nedeniyle mirasbırakanın terekesine atanan temsilcinin duruşmaya katıldığı, sonraki duruşmalara katılmadığı gibi mazeret de bildirmediği, ayrıca davayı takip eden avukata tereke temsilcisi sıfatıyla vekaletname de vermediği; temsilcinin katılmadığı duruşmalara gelen davalı vekilinin de HMK'nın 150/2. maddesi çerçevesinde, duruşmaya gelmeyen tarafın yokluğunda davaya devam edilmesi yönünde bir talepte bulunmadığı anlaşıldığından, HMK'nın 150. maddesi uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ile mirasbırakan adına tescil olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin davanın görülebilirlik koşulu olan terekeye temsilci tayininden sonra tereke ortağının veya ortaklarının davayı takip yetkisinin ortadan kalkacağı ve davanın tereke temsilcisinin huzuruyla yürütülmesi gerekeceği, hal böyle olunca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150/2. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-